semavat hanımın ruhu, kûh'un ardına saklandı. toprak beyaza boyandı; yarıldı, çiçek kustu. semavat hanımın ruhunu gören olmadı. kûh'un ardı, rûh'un gardı oldu.


semavat hanım igtibak etti, her aşyide; umdu ki, rûhu geri gele.

gelmedi rûh, buldu kendine bir gûruh, kûh'un ardında.

aksetti semavat hanımın sesi, kara göğün üzerinde. soğuk büzüldü, dallar esnedi; semavat hanımı da yuttu, sesini de.

rûhu onu hiç duymadı.

semavat hanım yandı, yakındı, kavruldu;

rûh'unun peşinden koştu.

rûh, o başıboş karanlık, semavat hanımdan kaçtı.

semavat hanımın feryadı, figanını kovaladı; rûh onlardan hep kaçtı.

kûh'un adı kûh-i kaf,

semavat hanımın dilinde hep bir gaf,

kûhta dolaşır başıboş bir laf,

dilenen tek şey bir af.

bir oyundu kûh, rûh için;

semavat hanımın hep kaybettiği.

bir acıydı rûh, hanım için;

yanakların hep ıslak kaldığı.



(2018)