şurada bir yatak var
yatakta yastık var, yorgan var, insan izi var.
yatak öylece duruyor
insanlar gelip geçiyor üzerinden
nereden geldiklerini biliyoruz
nereye gittikleri muamma
nereye gittiklerini sormayın şimdi asırlarca tartışırız.
yerinden hiç kalkmayan yatak öylece duruyor
yatağın işi yerinden hiç kalkmamak
yatak yerinden kalkmadıkça diyorum ki içimden
"ulan ne arsızmışsın dünya, hala dönüyorsun"
ama inadına badem ağaçları çiçek açıyor
ben sessizce beyaz çiçeklerini izliyorum
altında çocuklarla koşturuyorum.
bir bakıyorum ayağımın dibinde olmuş bademler...
bir bakıyorum yatak hala orada.
durup kendime diyorum ki
"ulan sen ne adisin
döndürme işte şu dünyayı
döndüren de sensin bademleri yiyen de"
ama ne yapayım işte
yatak nasıl orada dünya da öylece dönüyor.
beni bir olgunluktur alıyor bunu anlayınca
gelin diyorum, buldum ne yapacağımızı
bunca acıya ne biz dayanırız ne badem ağaçları
gidiyoruz yerinden kalkmayan yatağa
bütün acılarımız da bizle geliyor
"eskiden çok eskiden
ben daha çok küçükken
henüz Hediye teyzenin evi apartman olmamışken"
o zamanlara dönüyoruz
kalkıyor herkes, benimle geliyor
yatak kalkmıyor kalkamamasına da
arkada eski plaklar çalıyor, anılar yaşıyor
yerinden kalkmayan yatak insanlarla dolup taşıyor,
hislerle dolup taşıyor.
tamam, badem ağaçları da çiçek açıyor
beni yanlış anlamayın badem ağacıyla bir derdim yok.
yerinden kalkamayan yatakta biri var
bana bakıyor
yüzümü avuçlarının içine alıyor
biliyor bütün yaşamımı sırlarımı
mercan gibiydi gözlerin diyor
babamı çok seven bir bebekmişim
en iyi o biliyor
o giderse benim kalbim gider, öyküm gider, aklım gider
işte diyorum, dursun yatak öylece
ne zararı var bize
sakın toplamayın o yatağı
sakın bir daha
yerinden kalkmasın o yatak