Ne güzel demiş Halide Edip Adıvar;


"Ben soğuyalı çok, çok oluyor, ruhum falan hepsi soğuk..."


Çok şey düşündürdü bu cümle bana. Özellikle günümüz çağı insanlarını, kurulan dostlukları, insan ilişkilerini ve seçtiğim yalnızlığı. Yalnız degilim aslında, kalabalıklarda yürürken bile kilometrelerce saklanmış dostlarımla konuşuyor, içimdeki yarım kalmışlıkları dolduruyorum sayelerinde. Seneler önce , doğru yerde , doğru zamanda bulunduğum için teşekkür ediyorum hayata. Bundan sadece beş -altı sene önce kurabildigim ilişkilerin i'si bile kalmamış bende. Çünkü soğuyorum.


Hayatı öğrendikçe, insanları tanıdıkça, çıkar ilişkilerinde kırıldıkça güçleniyorum.


Önceleri gereksiz bir çaba , yalnızlığıma örtü, uzak duruşumu bir kalkan sanıyorken şimdi bakıyorum da kendim için bir çaba, kendi yolum ve ruh sağlığım için sığınak, uzak duruşum ise kendime zaman ayırabilmekmiş. Böylelikle uzak duruyorum bu çağın insanından, gözünün içine bakarak söylenen yalanlardan, masadan kalktığın an -hatta belki daha oturmadan- , -daha fazlası sen o masadayken bile- içini paylaştığın insanlar , içini parçalamak istiyor. Hayata karşı duruşunu, kendi yolunda koşuşunu ve senin ders çıkardığın hataları hadsizce yorumlamayı iş ediniyorlar kendine. Hal böyle olunca da soğuyorum.


Yeni insan tanımaya, tanıdığım insanlardan ağzımın payını almaya da yoruldum galiba. Zamanında sağlam bağlar kurduğumuz, sayısı bir elin beş parmağını geçmeyen, bizi hatalarımızla seven insanlar hep olsun hayatımızda.


Diğer insanlara ruhum falan hep soğuk çünkü...