Sonu olmayan hikayelerin kraliçesi Phoebe Waller-Bridge'in yapımcılığını yaptığı ve küçük bir rolle de gönlümüzü aldığı romantik komedi/dram türünde bir mini dizidir.

RUN! Kaç ya da koş. Sanırım karakterleri göz önünde bulundurursak ''Kaç!'' daha doğru olacaktır. Ama neyden kaçmalı? Geçmişten, günümüzden, bize yalnızca yaşama seçeneği bırakılan ve başka türlüsünün pek mümkün olmadığı hayatımızdan... Ana karakterlerimiz Billy ve Ruby'nin ise tam olarak neyden kaçmak istediklerini söylemek mümkün olmayabilir.

Aslında Ruby ve Billy'nin neden bir şeyleri arkada bırakıp gitmek istediklerini tahmin etmek zor değil elbet. Bir yanda çok da mutlu ve kendini oraya ait hissetmediği bir ailesi olan Ruby, diğer tarafta kendi ağzından çıkan cümlelere kendisi bile inanmayan ve sonunda adı skandallara karışan kişisel gelişim uzmanı Billy. Siz kaçmayacaksınız da kim kaçacak?

Billy ve Ruby üniversite yıllarında birbirini seven iki gençtir ve bir anlaşma yaparlar. Biri diğerine ''Run'' yazarsa ve diğeri de o mesajı aynı şekilde yanıtlarsa o anda nerede ne yapıyorlarsa yapsınlar her şeyi geride bırakıp New York Grand Central'a gidecek ve saat 17.00'deki ilk trene binecektir. Ancak bu anlaşma yalnızca mesaj her iki taraftan da geldiği sürece geçerlidir. Billy ve Ruby bu süre zarfında zaman zaman birbirlerine ''run'' mesajını atsalar da karşılık gelmez. Ta ki hikayemizin başladığı o güne kadar. Anlaşmanın üzerinden 17 yıl geçtiğini ve birbirlerini bıraktıklarından oldukça farklı bir şekilde bulacaklarını bilmelerine rağmen anlaşmaya sadık kalırlar. Peki bundan sonrasında ne olacak? Şu an sahip oldukları hayatlarını geride bırakıp her şeyden kaçacaklar mı yoksa kaçmaya çalışmak nafile bir çaba mı?

Trende geçen hikayeler bana her zaman daha ilgi çekici gelir. Neden bilmiyorum ama tren hikayeleri birbirlerine ne kadar benzerse benzesin bana çok özgün geliyor. Bence tüm dizi/film türleri için ideal mekanlardan biri. Run'da da zaman zaman flashback'ler ya da farklı mekanlarda çekimler olsa da tren sahneleri çok hoşuma gitti doğrusu. Hikayenin tamamı trende geçseydi şikayetçi olmazdım. :)

Şimdi şu soruyu soralım: Billy ve Ruby yıllar önce yaptıkları anlaşmaya bağlı kalıp birbirlerine 17 yılın sonunda kavuşmuşken artık mutlu olmasınlar mı? Pekala, haydi şimdi sessizce yazının başına geri dönelim ve oradaki isme dikkat edelim... Evet. Sizin de yüzünüzde bir gülümseme olduysa ve göz devirmeniz bittiyse devam ediyorum. Çünkü cevabı hepimiz biliyoruz. :) Bu yolculuk sırasında Billy ve Ruby birbirlerini ve kendilerini yeniden keşfetmeye çalışırken zaman zaman absürt ve işin içinden çıkılmaz durumlarla da karşı karşıya geliyor. Yolculuğun sonunda ise hayatları yeni bir istasyonda yeniden mi başlar yoksa onca yolu dönüp dolaşıp hiçbir yere ya da başladıkları yere geri varmak için mi aştılar, bunun yanıtı ne yazık ki yok. Çünkü dizi bize açık kapı bırakarak bitiyor. Tam da yapımcısının tarzına uygun bir final yani. Bu noktada uyarımı buna göre yapmalıyım. Nereye vardığını bilmediğiniz, sonunu sizin yazacağınız yapımları izlemeyi seviyorsanız çerezlik, hoş bir dizi olabilir ancak sizin tarzınız değilse sonunda sizi hayal kırıklığına da uğratabilir.