Sabahın erken saatlerinde uyandı, güzelce bir duş alıp daha bir bardak su içmemişken bir dal sigarasını ağzına götürdü, yaktı. Dünden hazırladığı temiz kıyafetleri üstüne giyinip işe gitmek için evden çıktı.

Durakta bir süre bekledikten sonra otobüs geldi, en sevdiği kısım yaklaşıyordu ve sonunda geldi, otobüse bindi, cam kenarı bir koltuğa geçip omzunu ve başını cama dayadı ve başladı kahramanı hep kendisi olduğu hayaller kurmaya. Her seferinde farklı senaryolar, farklı mekanlar, farklı kişiler ama tek kahraman.

Tiksindirici olduğunu düşündüğünü hayatından birkaç saatlik bir kaçış. Günün en güzel saatleri bitmişti çünkü otobüs iş yerine yaklaşmıştı. Otobüsten inip sakin adımlarla iş yerine girdi.

Masasına oturduğunda yine onu gördü, kuşkusuz çalıştığı yerin en göz önünde olan kişisi. Bütün benliğiyle nefret ediyordu ondan ama kendisinin bile farkında olmadığı bir kısmı, o olmak istiyordu. Farkında değildi ama aslında otobüs hayal fantezisinin sebebi de oydu. Belki de farkındaydı, kusursuz bulduğu ama kimsenin dikkatini çekmeyen kişiliğine toz kondurmak istemiyordu sadece. Kendisi olmak istemiyordu ama kendisiydi işte ne gelirdi ki elinden?