Saat 9.

Uyuyamadım.

Özür dilerim, artık daha sakinim.

Yeşil çay doldurup termosuma, geçiyorum zemin kat evimin, böceklere yuva olan kare balkonuna. Beni görünce sağa sola kaçışıyorlar, seriyorum halımı bir köşeye,

Rüzgar oturmama izin vermiyor, hemen en kalınından dört kitap kapıp geliyorum içerden.

Beyhude bir çabayla, her birini bir köşeye yerleştirmeye çalışıyorum.

Daha da şiddetleniyor, dudaklarımın arasında ki yarım sigaramın harlanan ateşi daha fazla dayanamayıp kopup gidiyor. Bak şu aksiye bana hıncından yangın çıkaracak!


Aramızdaki artık anlamsız bir inatlaşmaya dönmüş, silahını kınına yerleştirmiş iki kovboy edasıyla düelloya çıkmış gibiydik.

Kararlıydı, beni atıp halının üstünden, beraber uzak diyarlara yol alacaklardı.

Oysa ki özür dilemiştim, duymamış olacak.

ÖZÜR DİLERİM!

ÖZÜR DİLERİM!

Söz veriyorum çok kalmayacağım, hem daha işlerim var, bugünde öncekiler gibi çok yoğunum.

Saatlerimi sana harcayamam. Oturup üzerine düşünmem gereken şeyler var, sadece bir sigara daha...