1.

Iskalayıp geçtiğimi çok geç anladığım sonbahar günlerinde kalmış başım.

Uzaklara dalıyor gözlerim.

Keskin gökyüzünü bulanık seyre dalarken

Ellerini hatırlayan resimlerim.

Yırtarım tekrar, seni çizdiğim resimleri.

Gömülüyor sana yazdığım şarkılar

Ya da bakma sen bana 

Bir gün şehir meydanlarında ağlatırım insanları.

Bir ara denk gelirsin elbet,

Yine bir şarkı, bir şiirde;

Kozmopolit kardeşlerin taşralı meraklarında açılır gözlerin.

Ama mutlaka bir gün sen de benim gözlerimi arar, duymak istersin sözlerimi.

En güzel anları düşünürken

Yahut olabilecek yeni en güzel anlar karalarken başında

Kilometre taşını fırlattığın bilfiil mesafeler değil,

Yorgunlukların, kapını tekmelediği azimkârâne boşluklarda bulacaksın 

Ulaşamamanın çaresizliğini.

Tek başına kalıp evrende

Her şeyin bu kadar değiştiğine inanamayacaksın.

Hiç küfretmeyecektin bu kadar erozyona!

Hem de biliyorken şarkıları sana yazdığımı

Şiirlerin seni anlattığını.

Rüyadaymış bir fısıltı

Görenin aklı delinmiş bin türlü.


2.

Bütün dünyadan azade varlığına rağmen değiştirdi bu yaşam ağrıların seni.

Denizler büyük geldi belki gözüne, adalar küçük.

Bilmiyorum başka hangi kitap köşelerinde hatırladın adımı.

Ama halhal gibi bileğinde, kolye gibi göğsünde

İnciler gibi metal kutularda taşıdın hep beni.

Boş ver.

Boğmasın seni yüzler

Aramasın kalpler

Uyanmasın zamanlar

Erimesin süslü, püsküllü sözler.

Sana ulaşma çabalarım demiştim, eskiden yıllar önce.

Şimdi bir çabam kalmadı sana ulaşmaya.

Kaçtın benden

Saklandın

Yenildin korkularına.

Seni, senden ırak kılan korkular aldı başını

Benim gibi.

Hatta geçen duydum, adresini değiştirmişsin.

Başka bir gezegen

Ve başka zaman dilimlerinde kayboluyormuşsun artık.

Tabii yine de sen bilirsin.

Dünya saatine muntazır zaman geldiğinde

Ne için kaçtığını unutur,

Olduğun yerde kaybolursun sen de benim gibi.

Pazartesi pazarında birdenbire kaybolan çocuklar,

Derste kullandığın silgiler gibi.

Birden, bir anda, farksız cümlelerde,

Ayarsız vakit, zayıf imgelerde.

Hazır eylül gelmişken sisli felaketlerin güneşi arayan yüzünde adın, anlamlarla boğuşacak.

Sonbahar aşağı, sonbahar yukarı...

Asude arayışların son bulmadan yeni yollarda karşılayacaksın sonbaharı.

Okul sabahlarında coğrafyanın sıcağına

Bilet gişesinde suratsız kadının soğuğuna söverken

Duvar yazılarının en afilisini kendine ayıracak,

En çok kahrolanına beni konduracaksın mesela.


giray