Yıllarca baskılar, hapishaneler ve ölüm. O doğru bildiğini söylemekten hiç çekinmedi. Uğradığı saldırılara, kahırlara karşı inandığı yolda direndi, ulusunun bağımsızlık ve esenliğini, emekçi halkının özgürlük ve mutluluğunu savunmaktan geri durmadı.


"Namuslu olmak, ne zor şeymiş meğer! Bir gün Almanların pabucunu yalayan, ertesi gün İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika'ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik.

Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. O da kendi cefakeş milletimizdir.

Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar

altında ezile ezile pestile döndük.


( . . . )


Çalmadan, çırpmadan, bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?"


Ölümünden 4.5 ay sonra cesedini bir çoban bulmuştur. Aylar sonra eşyaları (kırık piposu, gözlüğü, dolma kalemi, yırtık not defteri) arkadaşları Aziz Nesin, Esat Adil Müstecaplı ve iki arkadaşına gösterildi. Ölümüyle ilgili konuşulmaması tembihlendi. Aylar sonra ölümü açıklandığında da bütün gazeteler onun vatan haini olduğunu dört tarafa yaydılar. Karalamalar, sövgüler kesilmedi. Edebiyatçı arkadaşları bu acı olaya karşı çıkmaya çalıştılar. Sabri Soran’ın “Sabahattin Ali’ye” şiiri:


Sessiz ısıtmaya başladı toprağı bu sefer altın gibi

Işıklarıyla nisan güneşi;

Yeni bir bahar var tomurcuklarda,

Dallar yeşerecek neredeyse

Ama sen derin uykulardasın,

Duymuyorsun şırıltısını yanı başında akan derenin.


Gözlüğün kırık,

Bir tarafta katil sopa.

Bir tarafta Puşkin,

Artık o kitap bir şey söylemez sana,

O rüzgâr esmez artık

Ve kan içinde bembeyaz saçların...


Geceler korkunç ve karanlık

Hüzünlü bir sessizlik çökmüş ormana,

Ay ışığı çıksa da nafile,

Artık gülümseyemezsin.

Yıldızlar başka bir dünyada

Ve kan içinde Puşkin.


Dallar yeşerdi,

Koskocaman bir mevsim geçti üstünden

Bütün sıcaklığı ile,

Yağmur yağdı, kar yağdı,

Sen kalkamadın bir türlü yattığın yerden.


Bir varmış bir yokmuş sanki dünya,

Sahipsiz gibi hikâyelerin

Ama dostlar var arkanda

Vefalı dostlar

Seni düşünecekler

Karın ve kızın kadar.