Gün içinde pek çok şey düşünüyoruz ve düşündüklerimizin çoğunu unutuyoruz. Bu seride gün içinde aklıma gelen saçma düşüncelere yer vereceğim. Düşündüklerimi yazacağım ve belki de yazarak düşüneceğim.


Üniversitedeki bir hocamız günlük tutmamız konusunda ısrar ederdi. Fakat bilirsiniz, günlük tutmak istikrar isteyen bir eylemdir ve düzenli olmak çoğu zaman zordur. Aslında bu dönemde daha da zor olduğunu söyleyebilirim. (Bu arada bu yazıdaki bilgilere asla güvenmeyin, bunlar sadece benim aklımda dönen düşünceler. Bilimsel bir veri, sosyolojik tespitler falan filan gibi görünürlerse kanmayınız.) "Neden zor?" diye soracak olursak eğer teknoloji, sosyal medya vb. klişe sebepleri sayabilirim. Bunları saymamın sebebini ise hayatımıza kattıkları faydaların yanında bize büyük bir dikkat dağınıklığı da armağan etmiş olmalarıdır.


O kadar fazla meşguliyetimiz var ki düzenli olmamız neredeyse imkansız bir hale eviriliyor. Düşünsenize, en basitinden ders çalışmamız gerektiğinde önce bir sosyal medyada dolaşayım, arkadaşlarıma cevap vereyim, şu filmin fragmanına bakayım gibi gibi bahaneler üretirken ders çalışamadan günü bitiriyoruz. Günlük tutmak gibi düzenli bir işi de haliyle unutuyoruz. Fakat tam da bu konuda aynı hocamızın bir başka önerisi vardı. "Sayfalarca gününüzü anlatamazsınız belki ama o güne dair saçma da olsa bir cümle mutlaka yazın." demişti. Tam da bu noktada bir başka hocamızın laf arasında söylediği "Saçmalayın, yaratıcı fikirler saçma fikirlerden çıkar." sözünü ve bunun ardından Fanta'nın yakın zamanda yaptığı "Saçmalamaktan korkmayın." kampanyasını hatırlıyor ve "Saçmalayalım bakalım." diyerek denememe devam ediyorum.


Dikkat dağınıklığı demişken aklıma zaman yolculuğu geldi. Bilim-kurgu filmlerinin vazgeçilmez konusu. Ya da ölümsüzlük... İnsanların en çok merak ettiği konulardan biri olduğunu düşünüyorum ki filmlerin de bu konu etrafında çekilmiş olması ve bu filmlerin fazlaca tüketiliyor olması merak eden bir çoğunluk olduğunun ispatı olabilir, diye düşünüyorum.

Zaman yolculuğu gerçek mi? Zaman yolculuğunu bulabilir miyiz? Bunlar beni aşan konular fakat bu başlıkla ilgili saçma bir fikrim var. Aslında zaman yolculuğu, uzun yaşam falan gibi bir şeyi fark etmeden bulmuş olabilir miyiz? Nasıl? Ne sayesinde? Şaşıracaksınız ama buna da cevabım: teknoloji.


"İyi ki teknoloji olmuş arkadaş, her şeyin cevabı da teknoloji!" dediğinizi duyar gibiyim. Yani ben olsam derdim. Ama gerçekten teknolojinin zaman ve mekan sınırını ortadan kaldırması ile veya ulaşımın hızlanması ile vaktimizin büyük kısmından tasarruf ederek yapacağımız diğer işlere vakit ayırmamızın kolaylaşması sayesinde ömrümüze en azından birkaç saat daha katmış olabiliriz belki. Ve bunun tam tersi günümüzü verimsiz bir şekilde internette dolaşarak harcamış ve yapmak istediğimiz işlere vakit ayıramayarak zamanımızı azaltmış olabiliriz. Belki de zamanda yolculuk veya ölümsüzlüğü aramak yerine zaman planlaması yapmak gibi daha basit bir yolla daha uzun bir ömür yaşayabiliriz. Ya da daha dolu dolu bir ömür diyebilirim belki. Neyse, kişisel gelişim tavsiyelerine başlayacakmışım gibi bir hava sezdim, bu hataya düşmeden bu paragrafı bitiriyorum.


Birazcık saçmaladığım yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Siz de yorumlarda bu konu hakkında saçmalamaya ya da "ne saçma düşüncelerin var arkadaş, o düşünce öyle olmayacak yalnız" ve benzeri bir tartışma başlatmaya ne dersiniz? Açıkçası ben fikirlerinizi okumayı çok isterim.

İyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler, iyi sabahlar, artık hangi saatte okursanız. İyi olun da zaman önemli değil.