saçlarını lavaboya doldurdu, ıslak ve yamuk uçları, şimdi kirli suyun içinde yüzüyor. delikleri tıkanmış, yüzüşen teller ellerini kaşındırıyor. daha ne kadar bekleyecek?
merkür, venüs, dünya, mars, jüpiter, satürn, uranüs, neptün. merkür. venüs. dünya. mars. jüpiter. satürn. uranüs. neptün. merkür. venüs. dün.ya.
kapı zili çaldı. bir çırpıda suyun içinden taşan balinaları hatırladı, aynı anda, bir soluğun içinden fışkırmasını hissetti.
kapıyı açmaya gitti. omuzlarından ellerine doğru sular akıyordu, kafası eğik ve hatta yamuk, koridordaki picasso tablosunu andırıyor sayılır. hırıltılı, saçlar ve nefesler. ardında.
–kimsin?iz.
–getir.
aldığı şeyleri hatırladı. kapının kolu çözülmesi gereken bir zeka küpü gibi ıslak ellerinden kaydı ve kolu yakalamaya çalıştı, o kısa metali iyiden iyiye kurcaladı. kırmızı. beyaz. yeşil. lacivert. kapının önünde dikilen adamın merak duyduğunu düşünüyordu bir yandan. kapıyı açtı ve kasklı adamla yüz yüze geldi. soğuk hava, biraz asfalt, biraz motor yağı ve yine soğuk.
adam bir şey diyemedi.
ellerini uzatıp poşeti aldı.
adam hâlâ karşısında dikiliyordu.
–franskestein'ı okumuş muydun?
kaskı iki yana doğru sallandı hafifçe. anladı. bu devirde kim kitap okurdu ki? sıkıcı.
kapıyı örtüp mutfağa gitti. poşet ağırdı, parmaklarının mor boğumları belirginleşti, acıdı. küçük damarların atışmalarını gördü.
ocağın üstünde duran tenceredeki yemeğe baktı göz ucuyla, iyi duruyordu, Pingu, yemek yapma konusunda iyiydi. poşettekileri yere döktü, yoğurt yere düşüp patladı. bir kısmı kırmızı halıya dökülmüştü, yoğurdu kaldırıp tezgaha bıraktı. işte, sonra. kapının önünde uzanan çengel bulmacaya baktı. bir süre geçti. Pingu.
salonda çekyata uzandı, yayları sırtına saplandı, anında. gıcır gıcır. tam ortası içe doğru çöktükçe çöküyor. yay şenliği. yay çukuru. eline bir kalem aldı, lacivert. favorisi.
ilk soru, yukarıdan aşağı, resimdeki ünlü. nebahat çehre.
iki, yukarıdan aşağı, sarışın karşıtı. esmer. olmadı. kalemi yere düşürdü. gözleriyle çözmeye karar verdi. fesleğen. çağlar, devirler. metal yaprak. saçtaki pulcuklar.
at bakıcısı? korku, ürkü.
saçtaki pulcuklar.
aynaya geri döndü. saçlarını avuçladı, bazısı kırmızı. bazısı siyah. geri yapıştırmaya çalıştı. yok. olmadı. klozete attı. bir daha doldurdu, bir daha attı. en son, sifon. çağlayan sular. saçlar. saçtaki pulcuklar. hepsi gitti.
fesleğen. yoğurtlu fesleğen yemeye karar verdi.
halının üzerindeki yoğurdu sürdü, tenine. babası iyi geldiğini söylüyordu, gençken. şimdi motorun hangi kısmındadır acaba? bir arabanın ve sıcak bir yuvanın hayali onu hâla hasta ediyor mudur? eski, yıkık evlerinde. şimdi yanıyor, her yer. tenindeki yanıklar canlanıyor. neredeyse iki bin on sekizdeki yanığı bile hissetti. yıllar sonra, sızıların yoğurtlu kokusu. yeşil kase dolusu fesleğen ve yoğurt. bilenmiş bıçakla yoğurdu kesmek. bu bir deyim olabilirdi, zamanında doğmuş olsaydı. bir ata olabilirdi. deyimli ata, hisli ata.
çengelli, kutucuklu, saçları pulcuklu ata.
peki ya, Pingu.
Pingu, nerede kaldı? evde çok yalnız. görmüyor mu hiç, bilmiyor mu yalnızlığın kelime anlamını, bu evi gözleri kapalı bile hayal edemediğini bilmiyor mu? her bir köşesi bambaşka geliyor. her bir bölümü farklı bir insan gibi. her geçen gün daha da farklılaşıyor. sandalyeye yapışmaya başladı. deri yanığı ama sandalye derisi, en beteri. babası, sahiden, ne yapıyor şimdilerde?
bağdaş kurmak çoğunlukla ayaklarını acıtıyor, kalkmaya yeltendiğinde hep düşer gibi oluyor. bu yüzden daha da sıkıyor bağdaşı, bağdaşmaktan ölene dek bağdaşmayı, bağdaşıkken bile daha fazla bağdaş kurmayı düşünüyor. çünkü Pingu, gelmiyor.
bir yeni mesaj. saatler sonra. teşekkürler.
Pingu'nun gelmeyeceği mesajı. nihayet. içe dönüklerin sevinmesi gereken bir mesaj. neden. şimdi. öyle değil? üst üste, üst üste içe dönmek artık ters tepiyor. herhangi bir yere dönmek, özellikle içe doğru. korku, ürkü. her yanı tutulmuş, getir'in getirdiği soğuk çarpmış olmalı. Pingu gelse soğuk çarpmazdı.
yatağa sokulmak, ayrı bir soğuk burası. bu tanıdık yalnızlık iyi hissettiriyor, sadece bu odada. yoğurt kuruları çarşafa bulaşıyor. şimdi rutubetli bir şey canlandı kafasında, annesinin ve babasının odasında gibi hissetti kendini. ağlama ihtiyacını en son iki bin yirmi üç'te hissetmişti. mayıs öncesi. yedi nisan olmalı. hmm, hatırlamıyor bile, en son kapının kolunu fazlaca kurcalamıştı, onun yorgunluğu var üzerinde. aklı beş karış havada, bunu ölçtü seneler önce. tam beş karışa tekabül etmiyor ama mübalağadan kim ölmüş?
mayıs öncesi.
"bir mayıs günü bırakıp gittin beni."
"sessiz gece. sessiz. ve sen vazgeçtin
beklemekten. neredeyse dingindi her yer.
birden, orada olmayan kişinin o canlı
dokunuşunu duydun yüzünde. gelecek.
sonra kendi kendine çarpan panjurların sesi.
işte, rüzgar da çıktı. ve biraz ötede,
kendi sesinde boğuluyordu deniz."
kendi sesi yok. ve her yer. sessiz. sessiz. her yerde boğuluyordu.
–ölmek istiyorum. fazla mübalağadan ölmek istiyorum. hislerimin mübalağası. sessiz. sessiz. rüzgarın içimden çıkmasını bekliyorum.
cam tıklatıldı. bir sıçrayış. bir rüzgar. bir boğulma. balinalar ne ulu, tam şu anda bir balinanın ağzında olmak isterdi. moby dick, onun ağzını isterdi. bir ağız dolusu boğulmak. perdeyi çekti hızlıca, perdenin yarısı çıkıverdi, sinirlendi.
komşusu camın önünde ağzını kapatarak bekliyordu, yoksa bir balina ağzı mıydı onunkisi? ne çıkacak oradan, yoksa kendisi mi? camı açtı. yine soğuk, bu sefer deniz kokulu, az önce boğulan denizin kokusu olmalı bu. rüzgarı da hissetti, hemen şimdi. diken diken.
–ne oldu?
–ne olacak, bugün dünya şiir günüymüş. biliyor muydun?
hayal kırıklığıyla komşusuna baktı. bunun ne önemi vardı ki? bu bir suç değil miydi hem?
–yoksa sen iflah olmaz bir romantik misin?
komşusu bu sorudan utanarak kaçtı. arkasından. demir kapının korkunç sesi herkesin kulaklarını tırmalamış olmalıydı. bir kesik. yine diken diken.
–ah, romantikler, hepinizden nefret ediyorum. hepinizden. siz mübalağa ruhlular. mübalağa çıkıntıları. hep daha fazla. daha fazla. siz.
çığlık çığlığa.
pencereden atladı.
merak etmeyin, giriş katta oturuyordu.
ama düştüğü yerden kalkmadı, hiç.
anlayacağınız, bir mübalağa, daha, şiir gününü ağlattı.
sevgiler, picasso.
sevgiler, frankestein.
sevgiler, yannis ritsos.
sevgiler, moby dick.
Madam Bovary
2023-03-27T12:32:34+03:00Baştan sona çok iyi örülmüş 👌🏻👌🏻
Cemil Er
2023-03-26T09:39:11+03:00Hayatın basitliği içinden çıkan ve akla birçok düşünce, düş uçuşturan samimi ve derin bir yazı olmuş.
ceresaki
2023-03-22T00:18:51+03:00sevgiler 🤍
Kevser Karakaş
2023-03-22T00:11:20+03:00Uzun zamandır okuduğum en iyi, en bütün öykü bu. Mübalağa değildir. Yeri benim için hep ayrı olacak. Sevgiler, Pingu.
ceresaki
2023-03-21T23:53:07+03:00teşekkür ediyorum çok⛄️
Bektaş Şenel
2023-03-21T23:49:36+03:00Aklının öykülerini okumak güzel Ceren. Teknik açıdan da üstüne koya koya ilerliyorsun. Bence. Tebrik ederim. 🙏