Toplulukların öbür dünyayla, ruhlarla ilişki kurma ve hastalıkları iyileştirme gücü taşıdığına inanılan inanç sistemi “Şamanizm” olarak tanımlanmaktadır. Bir şamanın görevleri genel olarak ruh çağırma, kehanet, tedavi ve büyü olarak tanımlanır. Şamanlık, daha çok anaerkil toplumsal yapının izlerini taşımaktadır. Erkek şamanlar da vardır ancak kadın şamanların daha kuvvetli oldukları kabul edilir. Dünya üzerinde geniş alanlara yayılmış olan Şamanlık özellikle Türk-Moğol kültür tarihinde önemli bir yer tutar. Tatarlar'ın bir kısmı, özellikle Hakasya Türkleri'nin neredeyse tamamı Şamanisttir. Türk halkları şamanlara genellikle “kam” adını vermişlerdir. Kam “kâhin, büyücü” anlamlarına geldiği gibi “hekim, felsefeci” anlamlarına da gelir. Günümüzde ise yaklaşık olarak 650.000 Şaman olduğu tahmin edilmektedir.


Şamanistler bütün doğayı iyi ve kötü ruhların etkisi altında görürler. Bu yüzden kötü güçlere karşı korunabilmek için ruhlarla ilişki kurmanın yollarını aramışlardır. Şamanizm’de insanlar ve Tanrı arasında özel bir bağ olduğu varsayılır. İnsan; ruh ve bedenden oluşmaktadır. Beden de et, kemik ve kandan meydana gelir. İnsanın fizyolojik fonksiyonlarını ise tın sağlar. İnsanın sağlıklı olması veya hastalanması doğadaki iyi ve kötü ruhların arasındaki dengeye bağlı olarak oluşmaktadır.


Şamanistler dünyayı gök, yeryüzü ve yeraltı olmak üzere üç kısma ayırırlar. Gökte yani “yukarıdaki dünya”da Gök Tanrı ve ona bağlı olan iyi ruhlar vardır. “Orta dünya”da yani yeryüzünde, insan yaşar. “Aşağıdaki dünya” yani yeraltı ise Erlik ve ona bağlı olan kötü ruhların yuvasıdır.


Şamanlar, Gök Tanrı'ya ulu anlamına gelen “Ülgen” adını vermişlerdir. İnsana çocuk veren Gök Tanrı'dır. Yalnız iyilik eder.


“Erlik”in, yeraltının en alt katında kara çamurdan yapılmış sarayda kara bir tahtta oturduğuna inanılır. En büyük felaketlerin nedeni hep Erlik’tir. Erlik insanın canını alır ve yeraltına götürür, orada onu sorguya çektikten sonra kendi emrinde kullanır. Erlik’i simgeleyen put veya resim yapılmaz.


Yerküre üzerinde ırmak ve göller, orman ve dağlar yer alır ve bunların tümüne de “yer-sular” denir. Onların da ruhları vardır, kutsallardır ve bunun sonucu olarak yurt da kutsal sayılmaktadır.


Şamanî uygulamaların sistematiği ile Alevi-Bektaşi inancın sistematiğinde benzerlikler görülmektedir. Bu inançlar, törenlerde özel giysilerin giyilmesi, törenlerin sıra ve mertebe ile oturulması, tören esnasında müzik, şiir ve dansın birlikte bulunması, çeşitli erkân ve kurallar, kurban tığlanması gibi birçok etmen açısından büyük benzerlikler gösterir. Şaman törenleri de tıpkı Alevi-Bektaşi cemlerinin gece yapılması gibi büyük çoğunlukta gece yapılır.


Bununla birlikte Şamanlık genellikle soydan gelen bir özelliktir. Bir şaman öldüğünde yerine, varsa, onun yardımcılığını yapmış olan erkek torunlardan biri geçer. Sadece belirli bir eğitimi almak kişiyi şaman yapmaz. Şamanlık doğuştan ve kaçınılmaz bir özelliktir. Örneğin dişi çıkmış veya altı parmaklı olarak doğan bebeklerin ileride şaman olacağı düşünülür. Özellikle çocukluk çağında epilepsi nöbetleri söz konusuysa bu durum olağanüstü güç belirtisi olarak kabul edilmektedir. Şaman olmaktan kaçınan kimsenin sonunda ya delireceğine ya da genç yaşta öleceğine, şamanlığı bırakanların ise hastalıklarının yani epilepsinin yeniden başlayacağına inanılır. Şamanlar genellikle zeki, hayalperest ve şair ruhlu olarak tanımlanırlar.


Tam bir şaman giysisi olmamakla birlikte, cübbe ve başlık bir şamanda kesin olması gereken giysilerdir. Şaman giysisinin kalktığı bugünlerde bile hala geçerliliğini koruyan şaman davulu ise bu inanç sisteminde oldukça önemli bir yer tutar. Davul, ayin için gerekli olan malzemelerin en önemlisi olarak dünyayı dolaşırken taşıt görevini yürütür. Karada at, sulardan geçerken kayık, göklere çıkarken ise kuş yerine geçer. Davulun tokmağı da ayrıca önemlidir. Gök veya yeraltında, ruhlara ulaşmak için tokmağın -şamana yardımcı olan ruha bağlı olarak- kırbaç, kürek vb. işlevde kullanıldığı söylenir. Davulun ağacına insan elinin değmemiş olması da oldukça önemsenir. Ayinlerde kullanılan davulun derisi zarar görürse yenilenir ve eski deri ormanda bir ağaca asılır.


Şamanın ayin sırasında okuyacağı dualar, ilahiler o sırada gelen ilhama bağlıdır. Şamanlar, kendi ustaları olan yaşlı şamanların okudukları duaları ezberlemeye mecbur değillerdir. Kendi koruyucu ruhları onlara nasıl ilham verirse o an öyle hareket ederler. Yardımcı ruhlar olmazsa şaman etkili olamaz, bir şamanın gücü yardımcı ruhların çokluğu ile orantılıdır. Ayinler, şamanın tüm yardımcı ruhları geldikten sonra başlar. Ayinden ayıldıktan sonra şaman, hiçbir şey hatırlamaz.



Yazar: Umay Karalar