Dünyanın girdiği ekonomik bunalım ve sistem krizinden dolayı hepimizin tek amacı karnını doyurabilmek ve iyi ya da kötü bir iş bulabilmek oldu. Bireysel menfaatlerimiz ve amaçlarımız toplumsal amaçlarımızın önüne geçer oldu. Herkes kendi paçasını kurtarma peşine düştü. Peki ya genç zihinleri şiir taslaklarıyla ya da sanatın çeşitli dallarında üretken olmak isteyen, hatta felsefe ve siyaset konularında akıllarında dolaşan sorularla ve cevaplarla uğraşan; ülkenin geleceği olan genç zihinleri bu karmaşada ne yapacak? Ne yapmalı?


Dünya bir krizin içinde debelenirken ülkemiz bundan da nasibini çok ağır bir şekilde alırken elinde kalemi, aklında çeşitli fikirlerle dolan ve kitap taslaklarıyla kendini fikir üretmeye ve sanat yapmaya hasretmiş gençlerimiz artık sözüm ona sanat sepet işlerini rafa kaldırdı. Beni bağışlayın fakat benim gördüğüm kadarıyla sanat ve edebiyat halkın elinde olmaktan ya da halkın sıkıntılarını dile getirmekten daha çok geçim sıkıntısı yaşamayan ve gelecek kaygısı nedir bilmeyen bir grup insanın içinde elit bir hal alıyor. Halkın derdini romanlarında, şiirlerinde işlemeyen bir kültür sanat ortamında, bir halk derdini nasıl ortaya koyacak?


Ülkemizin ve dünyanın geçmişine biraz baktığımızda büyük kafaların fikirleriyle dünyayı etkilediği ve insanlara yeni ufuklar gösterdiğini ya da bunun için çabaladığını hemen anlarız fakat şimdi gelinen nokta dünyada sanki fikirler öldü. Eski fikirleri tekrar gündeme getirip sürekli tartışmakla meşgul gençlerimiz. Yeni bir yol, yeni bir fikir, yeni bir sanat dili doğması için çalışmak gerekiyorken geldiğimiz nokta da ekmek derdi, sanat derdinin ne yazık ki önüne geçti ve hepimiz güncel siyasi konuların içine çok daldık. Bir de üstüne kendimize bir cephe seçip karşı cepheyi suçlamakla boş yere enerjimizi tüketiyoruz. Güncel siyasi konuları dedikodu mahiyetinde tartışmak yerine bu halkın derdini dert edinmiş romanların ve şiirlerin çıkması için uğraşmamız gerekmez mi? Felsefenin sustuğu, bir ideoloji taraftarı olan insanların o ideolojinin eksiğine ya da yanlışına bakmadan kendince bir fikir savunmanın ya da bir tarafa ait olmanın verdiği rahatlamayla ne yazık ki o ideolojiyi bir fikir olarak görmek yerine bir afyon gibi kullanıp kendini uyuşturma ve rahatlatma amacı güttüğü, sanatın bu halkın derdini yansıtmak yerine bir grup insanın keyfince canının istediğini yazdığı veya çizdiği bir dünyada ben derdimi veya bir halk derdini nasıl anlatacak?


Ne olursa olsun bu halkın derdini dert edinen çektiği çileleri şiirlerinde ve romanlarında işleyen şairlere ve romancılara bu dünyaya söyleyecek yeni bir sözü, yeni bir yolu ve yeni bir fikri olan aydınlara, düşünürlere ihtiyacımız yok mu? Sevgili okur haksızlık yapmayalım belki böyle şairlerimiz, romancılarımız ve düşünürlerimiz vardır ve bu hadsiz körlüğünden görememiştir. Eğer böyleyse hadsizliğimi lütfen bağışlayınız.