Sanatçı kelimesi Türkçe sözlükte “Güzel sanatların herhangi birinde yaratıcılığı olan, eser veren kimse.” anlamı ile karşımıza çıkmaktadır. Sanatçının yenilikçi yapıda olması gerektiğinden dolayı herhangi bir taklitten de uzak olmak zorundadır. Peki, belli bir sanat dalında uzmanlaşmak için eğitim alan kimseler ne kadar orijinal olabilir?


Konuya resim üzerinden bakmam gerekirse, resim konusunda gelişme kat etmek isteyen bir kimsenin bir ressamdan eğitim alması sonrasında ne kadar orijinal olabileceğini söyleyebiliriz? Eğitimi alan kimse, karşısındaki ressamın üslubunu öğrenecek, bir şekilde bu üslubu taklit ederek yoluna devam edecektir. Elbette kendinden bir şeyler katarak ve elindekileri geliştirerek yola devam etse de özünde bir taklit olduğu gerçeğini değiştirmez.


Daha basit bir anlatımda ilk defa ev çizmeyi öğrenen bir kimse, ev çizmeyi ona öğreten kişi ya da çevresinde ev çizerken gözlemlediği kişilerin taklidini yapmaktadır. Böylelikle meydana gelen resim ya da herhangi bir eserde benzerlik oranı oldukça fazla olmaktadır. İşin teknik boyutlarında daha fazla taklit unsuru öne çıkmaktadır, en temel düzeyde başlayan bu taklit, insanları öznellikten ve bir şeyler ortaya çıkarmaktan oldukça uzağa götürmektedir.


Sanat taklitten kesinkes uzak durmalı, kaçınmalıdır. En temelden başlayarak eline fırça alan kişinin,tüm bu taklitlerden kaçınarak ruhunun derinlerinde yatan bu var etme isteği ve fikrinde kabul olan yaratıcı unsurları özgürce resme dökmelidir. Eğer bir kimse insan çizmek istediği zaman gözlemlendiğinde bir duman fikri yaratıyorsa ve bu çizenin gözünde insan bedeni ise, bizler bunu böyle kabul etmek zorundayız. Sanat yetenek aramaz çünkü sanat kendini ifade etme biçimidir ve yeteneği olmayan insanların sessizliğinde boğulmasına izin vermeyecek kadar yüce bir değerdir. İnsanlar nasıl olursa olsun bir şekilde kendi ifade etmenin yolunu buluyorlarsa bunu sürdürmelidirler, çünkü sürdürdüğü takdirde herkes kendi varlığından tuvale öznel bir dokunuş katarak bin bir farklılığa, bin bir yaratıcı resme yol açabilir. Eğitim almak ve buna bağlı kalmak insanları sınırlandıran bir durumdur, birey sanat icra ederken kesinlikle özgür olmalıdır. Çünkü sanat ruhun dışavurumudur ve bu dışavurumu farklılıklarımızla ortaya çıkarabiliriz.


Sanattaki taklit yalnızca eğitim aldığımız kişilerin taklidi değildir. Dahası çizdiğimiz natürmortlar ya da doğa manzaraları tamami ile doğanın ve Tanrı’nın taklididir. Resmin var olduğu yıllardan beri ünlü ressamlar ve sanatçılar bir şekilde dönemin ileri gelenlerinden eğitim alma fırsatı bulmuş ve yola, ustalarının ayak izlerini takip ederek çıkmışlardır. Ancak gerçek sanat özünde ayak izlerini takip etmek değil, kendi ayak izlerinle bir yol açmaktır. Gerçek sanatçılar kendilerinden bir şeyler katarak sanatı var ederler.


Not: Sanatta var olan eğitim düşüncesi temelde resim üzerinden ele alındığında oldukça mantıklı gözükse de bazı sanat dallarında farklılıklara yol açması oldukça doğaldır. Konunun özünde sanatın taklitten uzak olması ve tamamen özgün duygular ve içten gelindiği gibi sergilenmesini dile getirmeye çalıştım.