Geçtiğimiz günlerde sizinle bir etkinliğe başlamıştık. Maalesef etkinlik, yaratmak istediğim süreç gibi geçmese de tamamlamadan bırakmak istemem. Yazının fotoğrafında göreceğiniz eserler (Ne kadar eser diyebiliriz bunlara bilmiyorum.) bir yapay zekanın sizlerin talepleri üzerine ürettiği resimler, illüstrasyonlar, tasarımlardır. Etkinlik sürecinde sizlerle iki adet içerik paylaştım. Her birinde de aslında ipucunu vermiştim. Bu yapay zekanın adı 'Midjourney'. Bu yapay zeka, sizin talep ve komutlarınıza göre sizin istediğiniz görseli, istediğiniz sanat dilinde, istediğiniz büyük ressamlara öykünerek üretiyor. Üstelik sadece bir dakika içinde. Üretileni beğenmeniz yetmiyor, isterseniz farklı varyasyonlarını da yaptırabiliyorsunuz. İnanılmaz bir şey değil mi? Hadi adım adım bu resimleri inceleyelim.


İlk resim etkinliğe yorum yapan Bay Henry'nin 'Yağmurlu Bir Gün' resmi. Yorum bana Van Gogh çağrışımı yaptığı için, yapay zekadan böyle bir talepte bulundum. Sonucu görüyorsunuz. Tam olarak Vincent Van Gogh'un sanat diliyle, fırçalarıyla, tarzına çok uygun bir öykünme üretti. En büyük şaşkınlığım da bu kadar başarılı olmasıydı. Siz ne düşünüyorsunuz? Gerçekten bir Van Gogh eserine benziyor mu?


İkinci resimde ise (sağ üst), Pelin Taşkıran isimli katılımcımızın yorumu; 'Zihin'. Yapay zekanın burada çok zorlanacağını düşünmüştüm. Üstüne daha da bir zorluk olsun diye, ekspresyonist stili benimsemesini istedim. Sonuç çok iyi değil mi? Gerçek bir ekspresyonist ressamın ellerinde aylarca uğraşılmış, düşünülmüş bir eser gibi duruyor.


Üçüncü resim, katılımcımız Mısra Ergök'ün talebi olan 'Bilmiyorum' eseri. Bunu komut girerken gerçekten ne çıkacağını bilmiyordum. Dahası girdiğim komutlarda stilini sürrealist, çizimini hiper gerçekçi talep etmiştim. Çıkan sonuca sadece şaşıp kaldım. Sizler ne düşünüyorsunuz, yorumlayın.


Dördüncü görselimizin talepkârı Gezgin isimli katılımcımız. Benim için de yapay zeka için de en zoru bu oldu açıkçası; 'Karıncalar'. Her yerde, her şeyde karıncalar olsun istemiştik ama olmadı. Onun yerine bu, biraz ürpertici, biraz sevimli karınca yüzünü bir dakika içinde tasarladı yapay zeka.


Beşinci görsel (sol alt), Yasin Şahin isimli katılımcımızın talebi olan 'Kader'. Bu resim, ilginç bir yorumlama. Çeşitli açılardan kök salmış insanlar ve o köklerin birleşimi ile insanların yüzünü döndüğü o küresel varlık. İlginç yanı ise yapay zekanın gerçekten yorumlayabiliyor olması.


Altıncı görsel, Ceresaki isimli katılımcımızın 'Baş Ağrısı' talebi. Beklediğimden çok daha sanat diline hakim bir eser. Bu gibi fizyolojik ya da soyut kavramları net bir sanat dili ile anlatmasına hayran kaldım diyebilirim.


Son görselimiz 'Papatya ve Ben' isimli katılımcımızın 'Boş Tuval' isimli talebi. Bakın en enteresan olanı, en sade olanda gizli. Türlü soyut kavramları talep ettik, türlü anlatması zor, yoruma dayalı konular verdik, türlü stiller ve akımlar istedik ancak bu son eser beklentimi çok değiştirdi. Neden derseniz; girdiğimiz komut apaçık, ne olduğu belli olan bir obje. Rahatlıkla gözümüzde canlandırabilir, rahatlıkla fotoğrafını çekebiliriz. Yapay zekanın, en düz haliyle çıkaracağını düşündüğüm talep buydu. Düz boş bir tuval! Gördüğünüz eser bir yorum içeriyor. Eskimiş bir duvarda, eskimiş çerçeveli, eskimiş bir boş tuval. Bakın bu yorumdur. Bunu bir insandan bekleyebiliriz ancak. Hiçbir ekstra komut girmeden, sadece 'boş tuval' yazmamın üzerine çıkan bir sonuç bu.


Bu uzun girişin ardından gelelim bu yapay zekaya. Midjourney, tam olarak sanatsal içerikler üretmek için yaratılmış. İnsanlığın bugüne kadar ürettiği tüm eserlerin teknik ve stillerini öğrenmiş, uygulamaya başlamış. Daha evvel de belirttiğim gibi, sadece bir dakika içinde sizin talebinizi üretiyor. Üstelik komutu yazarken ona söylediğiniz tek şey "imagine", yani hayal et! "Imagine a rainy day in style of Van Gogh" ( Van Gogh stilinde yağmurlu bir gün hayal et.)


Yapay Zeka Sanatı Nasıl Etkileyecek?


Asıl ürkütücü olanı en başta söyleyeyim; Midjourney henüz 'beta' test aşamasında. Bu aşamada yapay zeka tasarımcıları halkın kullanımına açarak hem hızlı bir öğrenme sürecine sokuyor, hem de yapay zekanın çıkardığı sonuçları test ediyor. Asıl gelecek olan versiyonun çok daha güçlü, belki de milyonlarca kez pratik yapmış halde olacağı kaçınılmaz bir gerçek.


Sanat için bir distopyanın kapıda olduğunu söylemek gerek. Önümüzdeki yıllarda, bu ve bunun gibi başka yapay zekalar ile sanatçının makineleştiği bir dönem yaklaşıyor diyebiliriz. Hatta yepyeni bir meslek ortaya çıkacaktır: 'sanat operatörü' ya da 'yapay zeka sanat operatörü'. Bu gibi yapay zekalara doğru komutları girmeyi bilen, çeşitli varyasyonları üretebilen, biraz da sanat yönünde bilgi sahibi olan yeni işçiler... Kapitalistleşmiş bir dünyada, sistemde, toplumda sanatçının, emeği ile ürettiği ve bu ürettikleriyle geçinmeye çalıştığı dönemde bile kazancını fazla gören, sanatçıyı hor gören, üstenci bakan sermaye sahipleri için harika bir ucuz iş gücü. Elbette bütün bunlar Midjourney'in 'alfa' versiyonunun halka açıldığı bir senaryoda geçerli olacak.


Peki sanatçıya ne olacak? Söyleyelim. Büyük, kariyerli, arkalarına pazarlama ve tanıtım departmanlarını almış, büyük sermayelerle kurulmuş galerilerde eserlerini sergileyen ve meblağsı yüksek satışlar yapmakta çok da zorlanmayan sanatçılar için bir sorun olmayacak. Onlar için bir tehdit değil. Hatta belki de işbirliği bile kurabilecekler bu yapay zeka ile. Asıl sorunu daha evvel de bahsettiğimiz gibi, ürettikleriyle geçinmeye çalışan çoğunluk emekçi sanatçılar yaşayacak.


Diğer yandan yaşanacak bir tartışma da şu; Midjourney de bireysel olarak üretilen bu görseller sanat mı, değil mi? Bir taraf, her ne olursa olsun komutu yazan kişiyi sanatçı ilan edecekken, diğer taraf sanatçılığın ve sanatın insana özgü ve emeğe dayalı olduğunu savunacak. Bu tartışmalarda sizlerle buluşmayı dilerim. Sizce sanat üretirken hangi araçların kullanıldığı önemli midir? Bu araç (tool) bir yapay zeka olabilir mi? Olamaz diyeceklere verilecek ilk cevap; bir pisuvar, bir boş oda, metal borular, bir sandalye, bir muz ve bant sanat için araç olabiliyorken, bir yapay zeka neden olmasın?


Sonuç Yerine


İşte tartışmalarıyla, cevaplarıyla, sorularıyla yeni bir döneme giriyoruz sanat adına. Bu dönem bize fotoğraf makinasının icadında olduğu gibi yeni bir yol, yeni bir hareket, yeni bir sanat türü ya da bakış açısı mı getirecek; bir sanat distopyasına mı sürükleyecek göreceğiz.


Elbette ki burada bir karamsarlığı pompalamak da istemiyorum. Bir distopya olsa bile direnmek mümkün. Her gün yaptığımız gibi. Emekçiler gibi sanat emekçileri de direnecektir mutlaka. Ama mücadelenin çetin geçeceği bir gerçek.