gözlerimin ucuna oturttum seni
içimde kalan ne varsa döktüm dilimden
sanki karşımdaymışsın gibi.
aklımın en derinlerinden çektim çıkarttım,
bir ihtimâlin peşinden koşup yüzümü kızarttım
kendimi senin yanına koyup da anlattım
sanki beni hep anlayacakmışsın gibi.
kulaklarını çınlattım, yetmedi ne yazık
bilinmez, belki de sadece bana sağırdın
yazdığım her satırda hep sana haykırdım
sanki bir gün beni duyacakmışsın gibi.
sana rastlamak için gölgemi tembihledim
geçtiğin sokakları karış karış ezberledim
gözümden kaçarsın diye bir saniye dinlenmedim
sanki bir köşede beni görecekmişsin gibi.
bir otobüsün cam kenarına yerleştim
yol boyunca yokluğunla yüzleştim
"bir sonraki durakta inecek var." dedim
sanki beni orada bekleyecekmişsin gibi.
sağanak bir hasrete açıldı gözlerim
zaten yokluğunda sıcakla konuşmadı tenim
gökyüzüne daldım, saatlerce bekledim
sanki şu kara bulutun ardından doğacakmışsın gibi.
kelimelerim her gece senin için buluştu
kalemim ve kağıdım senin için sevişti
bütün kağıtlar adınla tanıştı
sanki bir gün okuyacakmışsın gibi.