Satrançta temel hedefimiz, taşların değerini anlamaktır. Her taş eşit değere de sahip olsa, bazılarını feda etmek daha kolaydır. Sebebine gelmeden önce bu yaptığımız girizgahta ortaya çıkan iki sorudan şimdilik mükellefiz. Daha sonra bir yanıt getireceğiz lakin öncelikli sorunumuz küp ve boyutlarıdır. Her küp eşit parametrelere sahiptir. Küplerin adlarını imleyen sayı ve rakamlar da sıralarına göre inşaa edilmiştir, her dilde farklılık gösterse de genel itibariyle oturmuş bir hali vardır. (a, b, c, d, e, f, g, h) alfabenin ilk harfleri ve (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8) sıfırdan başlamayan rakamlar dizgesi. Burada önemli olan boyutlardır, tahtayı belirli bir ihtimaller dizgesinden itibaren görürüz. Telaffuzları da değişkenlik gösterse de aynı küpü imlerler. Erlerin değeri diğer taşlara göre azdır lakin hepsi eşsiz bir vezire yahut ata yahut file dönüşme ihtimallerini barındırırlar. Bazı konumlarda mata yardımcı olurken çoğu zaman savunmaya yardımcı olurlar. Sebeple şahımızın erlerini hiç sürmemeye özen gösteriyoruz, erlerin arkasındaki bir şah güvende kabul edilir, çoğu konumda da öyledir. Fil çifti oyun sonunda bir avantaj olarak kabul edilir, iki at berabere konumu oluştururken iki fil ile mat etmek mümkündür. Lakin atlar benzersiz parçalardır, çoğu konumda feda edilebilirler ya da bir fil ile değiştirilebilirler, hareket etme biçimleri eşsizdir, iki kare ileri, yana, öne, arkaya; bir kare sola ya da sağa. Satrancın temel kavramlarından bahsediyoruz, henüz Felsefi boyutuna geçiş yapmadık. ve at isimli parçanın birebir çeviri yapacak olursak fil bir piskopostur, at bir şövalyedir, şah benzer olduğu şekliyle kral ve vezir, kraliçedir. Kale adından da anlaşılacağı üzre kaleyi imler. Sadece düz bir hatta ilerleyebilir, çoğu konumda kazanmanın anahtarı olarak görülür zira kale bir piyonu kolaylıkla koruyabilir ve oyun sonu geldiğinde en önemli taşlar terfi alma ihtimali olan piyonlardır, rakip sahasına ulaşmak piyon için terfi almak demektir.

Şimdi felsefi boyutundan konuşmaya başlayabiliriz.