seni doğuracağıma
bir kalıp sabun doğuraydım,
derdi anam
oysa ben, o denli önemsemem kendimi
tek atımlık bir tezek de olsam
kafiydi a anacım,
bir köy odasında yanan
ani bir sağanağın altında dolaşmak
her insana zulümdür
hoş, yaşamayı zulüm gören ben
şu çukuru dolduran
bir su birikintisi de olsam
-otobüs geçer üzerinden az sonra-
inanın kabulümdür
heyecanını taşımadım bir çocuğun
denizin üstünden taşını
üst üste üç kez sektiren
ah, ulu tanrım;
yaşamına alışamadım,
beni bir taş gibi
şu kentin üstünden sektirsen
koşarken apartmanların üzerinden
çığlık çığlığa, yaşadım desem!