ben, mesih. size en parlak ışıkları göstermeye geldim. tüm insanlığa sergilenmeye hazır bedenim. en güzel kıyafetlerimi giydim, en hoş parfümümü sıktım. hazırım, sizler için. yok edin beni, ruhumu, bedenimi… siz yapmazsanız eğer, ben yok edeceğim kendimi.
çok fazla vaktim kalmadı artık, taşıyamıyorum bu dünyayı. ayak sesleri beynimde yankılanıyor, hissediyorum. beni yiyorlar.
siz bitirin, yoksa onlar bitirecek beni.
eski püskü, yıkılmış duvarlardan başka bir şey yok etrafımda, biliyorum buraya ait ruhum, en güzel seyircilerim…
şimdi size birer masal okuyacağım, ve hep beraber ebedi bir uykuya dalacağız. göz kapaklarımızın bir daha hiç açılmayacağı diyarlara yelken açacağız.
kimliğim yok. bir hiç olarak geldim dünyaya, öyle de gidiyorum, geride bıraktığım milyarlarca insanla…
yıllarca ölümümü düşledim;
bileklerimi keserken orgazm oldum tanımadığım evlerde,
eroin dolaşırken damarlarımda, sinsi bir yılan gibi, kapımı çalarken…
eşsiz olmalıydı ölümüm, sayın seyircilerim, ne çok seviyorum sizleri…
yıllarca dünyayı taşıdım sırtımda. şimdi ise sadece kambur değil, kocaman bir bomba, kocaman bir evren var sırtımda. herkese yetecek kadar. sekiz milyara…
yedi kıtayı, beş okyanusu, sizleri ben yarattım. sizler, benim en başarısız eserimsiniz. utanıyorum sizden, sayın seyirciler.
baba, anne…
utanıyorum.
düşündükçe irkiliyorum. pıhtı atıyor, bembeyaz oluyor ruhum.
ben bu dünyanın karanlık tarafıyım. içinizde, hep düşlediğiniz yerde, geceleri… siz uyurken, göğsünüzde.
bir yılan.
kömür gibi.
siyah bir noktayım ben, beyaz tuvali kirleten.
ben hazırım, peki ya siz, siz hazır mısınız ışığa kavuşmaya?
unutmayın, sayın seyircilerim;
‘’without darkness, there is no light. if we have never experienced true sorrow, can we really know what true happiness is?’’
''MOURIR EST UNE EXPÉRIENCE EXTRAORDINAIRE''