Öğrenmeye, tarihe ve yer yer sıkıcılığa katlanamayanlar; öncelikle Sefiller kitabından, ardından bu incelemeden uzak dursunlar.
*
Kitaptan bahsetmeye başlamadan önce, Hugo'dan okuduğum diğer kitaplarından da yola çıkarak anlatım tarzıyla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum.
Hugo bir olayı anlatmadan önce okuyucunun olayları daha net bir şekilde kafasında canlandırması ve daha fazla anlamlandırabilmesi için olayın yaşandığı dönemin politik durumu, olayın yaşandığı yerin mekan tasvirleri ve tarihini okurun gözleri önüne serer. Bu sırada da tabii ki okur bir şeyler öğrenir ve olayları bu çerçevede yorumlar.
Sefiller kitabını da bu anlatım tarzıyla yazar. Birçok olumsuz eleştiri alır. Eleştirenler arasında Gustave Flaubert ve Baudelaire gibi isimler de yer alır. Birçok İtalyan'ın bu kitabın bir Fransız kitabı olduğunu söylemesi üzerine Hugo onlara şu cevabı yazar:
"Sefiller kitabı bir ayna, sizi yansıttığı gibi bizi de yansıtıyor. Bazıları, bazı kastlar bu kitaba isyan ediyor. Bunu anlıyorum. Gerçekleri söyleyen aynalardan nefret edilse de, bu onların bir işe yaramadıkları anlamına gelmez."
*
Bu kitabın bir tarih kitabı olduğunu söyleyenler yanılmıyor ama sadece bir Fransa tarih kitabı olduğunu söyleyenler yanılıyor. Aslında Hugo'nun yaşadığı döneme bakarsak bu kitabı yazmaktan başka çaresi olmadığını anlarız. Kendisinin de dediği gibi "Sefiller kitabı bir ayna." evet bir ayna çünkü o dönemleri apaçık anlatmış. Onu sadece bir tarih kitabı olmaktan ayıran ise halkın içine inip insanların neler yaşadıklarını kurgulayarak anlatmasıdır.
"Bu kitap, başkahramanı sonsuzluk olan bir dramdır.
İnsan, yan karakterdir." demesine rağmen savaş, devrim, isyan, mücadele, aşk ve sefalet gibi birçok şeyi bir arada anlatması; kurguda bir açık bırakmaması ve tüm bunların üstesinden usta bir şekilde gelmesi Sefiller'i dünyanın en iyi kitaplarından biri haline getiriyor.
Bu kitap sizi edebi hazzın doruklarına çıkarsa da tarihin anlatıldığı, mekan tasvirlerinin yapıldığı kısımlarda sıkılabilirsiniz. Bu yüzden Hugo'nun diline aşina olmak için Sefiller'e başlamadan önce Bir İdam Mahkûmunun Son Günü ve Notre Dame'in Kamburu kitaplarını okumanızı öneririm.
Evet uzun bir kitap. Bitmesi zor.
"Şiir diye
Bir ömür tüketerek yazdıklarım
İki saatte okunuyor"
diyor Erdem Bayazıt. Bu kitabın da on yedi yılda yazıldığını unutmayalım. Elbette on yedi günde bitmeyecek.
İyi okumalar...
Yusuf Sun
2020-09-02T16:44:57+03:00...
Kitap üslubunun dışında konusu gereği de evrensel bir duruma bürünmüş. Ben ikinci defa okuduğumda fark ettim, kitap güzelliğinin yanında kusurları da barındırıyor ama dilin harika oluşu bunun üstünü örtmüş. Bu benim yorumum tabiki de. Güzel ve açıklayıcı bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık.
ikbal
2020-09-02T16:20:18+03:00Teşekkür ederim :)
Aslı
2020-09-02T15:11:15+03:00Faydalı bilgiler ve güzel bir inceleme.👏🏻