"Gülünçlüğün ötesinde var olabilmek."

Bütün istediği buydu Selim'in.

Varoluşunu savunurken kullandığı,

Otomatik ve kurtarıcı mekanizmasından,

Gülünçlükten sıyrılmak, ayrılmak ondan.


Kime sorsanız Selim'i, size der ki:

"İyi çocuktur, güldürür bizi."

Daha daha, anlatın neler var başka?

"Neşeli çocuktur, eğlendirir bizi."

Nasıl, hiç yüzü asılmaz mi ki?


İçinde başka dünyalar da vardır

Yüzünde başka tebessüm görülmese de.

İki yandan yukarı kalkan dudak çizgisine

İyice bakarsanız Selim'in, fark edersiniz

Neşeden değil acıdan kıvrılışlarını.


Yüreği parça parçaydı Selim'in.

"Onun bir derdi olmaz." derlerdi.

Heyhat! Dertsiz taş bile olmaz.

Yanılırlardı, dünyası kararmıştı Selim'in.

Anası, babası, evi, ocağı dağılmış.


Her şeyini kaybettiği gün 

Daha sekiz bile yoktu yaşı. 

Ağladı Selim, hıçkırarak ağladı. 

"Erkek adam ağlamaz, sil yaşını." 

Dedi konu komşusu ve akrabası. 


Selim zor tuttu en içinden 

Hoyratça çıkmaya çalışan yaşını. 

"Ağlama Selim ağlama bebek gibi." 

Dedi halası, dayısı ve bir de yengesi. 

Sustu sonra Selim, birden taş kesti. 


"Bilemez şuncacık çocuk 

Ne yapacağını kimsesiz. 

Ondandır sus pus oturur 

Yemez, içmez, ağlamaz çaresiz."

Durur Selim, daha çok sessiz. 


Sonra bakarlar ki bir zaman iyileşir. 

Güler, güldürür, konuşur, eğlenir. 

Birdenbire mahalleye maskot olur Selim

Ne gözyaşı görünür ne suskunluğu. 

"Aman çocuk işte, bakın unuttu Selim."


Selim şimdi koca adamdır. 

Ne unutmuştur ne de unutacaktır. 

Fakat üstüne yapışmıştır gülünçlük kalkanı

Artık her yerde onunla anılır. 

Ne var ki Selim, çoktan bundan bıkmıştır. 


"Gülünçlüğün ötesinde var olabilmek." 

Bütün istediği buydu Selim'in. 

Acısını gizlerken kullandığı, 

Otomatik ve kurtarıcı mekanizmasından, 

Gülünçlükten sıyrılmak, ayrılmak ondan.