hiç olmayan bir yerde,

herhangi bir yere geçerken

trende, otobüste, gemide,

İzmir'de

sadece sarıldık

sen bunu hiç hissetmedin

şehrin dar sokaklarında

kâğıt toplayan bir çocuğun çekçeği gibi

aktık geçtik sessizce

sadece sarıldık

sen bunu hiç hissetmedin

bir merdivendeydik en başta

üşüdün

bana yaklaştın

ama bunu hiç hissetmedin

güneş batıyordu hafiften

fotoğrafını çektim günün son ışıkları gözlerine vururken

sen bunu hiç hissetmedin

asansörün o dik merdivenlerinden

sarılarak inmeye çalıştık

beceremedik

elimi tutmaya kalktın, ellerim terledi

utancımdan yerin dibine girdim

sen bunu hiç hissetmedin

tramvaya bindik

üşümen geçmedi

sarılmak istedin

montumu vermeyi akıl ettim

kabul etmedin, omzuna astım

sen bunu hiç hissetmedin

sonra vapura bindik

hava soğuktu ama denizi izlemek istedin

montumu geri vermek istedin

sarılırız üşümeyiz, dedin

hava soğuktu

ben hissettim, sen hiç hissetmedin

çantandan sabah kantinden aldığın bayat simidi çıkardın

martılara atmak istedin

vapurun peşinden koşan tek bir martı göremedin,

üzüldün

sen bunu hiç hissetmedin

üşümemiz geçmedi,

kış gelmişti

kafamı şöyle bir göğe kaldırdım

"ikimiz birden sevinebiliriz" dedin

sevindik

sen bunu hiç hissetmedin

evinin önüne geldik

sokakta çocuk cıvıltıları yok,

oyunların içinde koca koca adamlar,

saklambaç oynuyorlar

badem bıyıklı, her şeyden uzak, mıymıntı

çöpten bir kedi korkuyla çıktı

üstümüzden gaklayarak bir karga geçti

yeni büyümüş bir köpek

sokağın acısını gözlerinde gösterdi

sen bunu hiç hissetmedin

sonra durduk

montumu istedim

boynuna damla damla gözyaşı döküldü

benden değil

sen bunu hiç hissetmedin

tek bir bulut olmayan havadan

bir ışık geldi, ardından gürültü

tek damla yağmur düşmedi o gün yeryüzüne

ıslandın

ben bunu hiç hissetmedim