-Sen hiç gelmedin Leyla

Belki gelsen

Ferdi Tayfur dinler, seni severdim.-



Bu gece rüzgarı tükenmiş bir şehrin sokaklarında dolaşmak isterdim.

Bu gece eski bir dosta rastlayabileceğim sokaklarda

Eski bir dosta rastlayamayacağımı bile bile

Elimde yalnızca Peyami kitabı

Cebimde yalnızca gümüş bir anahtarla

Açabileceğim, kanırtabileceğim, kabuğunu kaldırabileceğim yaralar

Ve sessizlik isterdim.



Neyse ki Kars'ta kar altında yürüyemedik.

Ölmek hayallerimiz taptaze duruyor neyse ki

Yastığımın altında duruyor yılgınlığım.

-Sen hiç gelmedin Leyla-

Tam da bu yüzden babama kızgınım.

Annemi özlediğim zamanlarda bulaşık yıkıyorum

Ellerime bakıyorum, tazeliğine hayıflanıyorum.



-Sen hiç gelmedin Leyla-

Ben her gün kelimelerimden uzaklaşıyorum.

Sesimle tanışık olmadığımı

Kalemimle barışık olmadığımı hissediyorum.

İstifa etmek istiyorum her şeyden;

İşimden, gençliğimden, şiirden, takım elbiselerimden.



-Sen hiç gelmedin Leyla-

Sigaradan bir nefes daha alıyorum.

Ben her gün "illusions" dinleyerek ölmeye çalışıyorum.

Bu yılgınlık, buhran, bu kendini tekrarlayan ama hiçbir yere varamayan,

Düşlediğim gibi olmayan, dostlarımı özlediğim hayatım.

Matarama tuzlu su koyduran gayretsiz prensipsizliğim,

Tam olarak düzene başkaldırı halindeki sessizliğim...

-Sen hiç gelmedin Leyla-

Bir kedinin ürkekliğine,

Bir balığın hafızasına,

Bir su damlasının ölümüne üzüldüm. 



Bazen her şeye yeni baştan başlamak için

Her şeyin yerle bir olmasını dilediğim oluyor.

Geceleri gözlerimi kapattığımda alabildiğine bir boşluk,

Boşluk içinde savrulan, savrulan, savrulan geçmişliğim.



Bazen ”gencolmaktansa gencölmek” yeğdir gibi beylik laflar ettiğim oluyor.

-Sen hiç gelmedin diye Leyla-

Sonbaharın, çocukluğumun, bisikletimin, otogarların,

İstanbul’un, gözyaşlarımın, şiirlerimin, karın

Bozuk paraların, gereksiz ampullerin, Çiçero'nun,

Hayallerimizin, kaybetmişliğimizin, aşk ile bir daha kaybetmişliğimizin,

Bundan sonra da kaybedecek olmamızın, değişmeyecek makûs talihimizin,

Değişse de zaten fark etmeyeceğimiz mağrur talihimizin,

Sevdiğimiz kadınların, sevmediğimiz yaşı büyük adamların canını

Cehenneme gönderip sessizce ağlıyorum.

İçime doğru akıyor gözyaşlarım.



-Sen hiç gelmedin Leyla

Belki cennete gider, gölgende uyurum.-