“Kardeşim Gallio, herkes mutlu yaşamak ister, ancak yaşamı mutlu kılan şeyin ne olduğunu görmek konusunda zihinleri kördür. Nitekim, mutlu bir yaşama kavuşmak hiç kolay değildir, insan bir kere yoldan sapmışsa, ona kavuşmaya ne kadar istekli olursa, ondan o kadar uzak kalır.”


“Görünüşte iyi olanı değil, sağlam, doğru ve kendi saklı bünyesinde daha güzel olanı arayalım, onu bulup çıkaralım. O uzak bir yere konmuş değil, elini nereye uzatman gerektiğini bildiğin takdirde onu bulacaksın. Şimdi ise adeta karanlıkta, arzuladığımız şeylere çarparak yakınımızdaki şeyler arasından geçip gidiyoruz.”


“O halde kendi doğasıyla uyumlu olan ve başka hiçbir yolla elde edilemeyen yaşam mutludur: Öncelikle zihnimiz sağlıklı olmalı ve kendi sağlığını kalıcı bir şekilde elde etmiş olmalı, sonra cesur ve dinç olmalı, dahası en güzel şekilde sabreden, farklı dönemlere ayak uyduran, kendi bedenine ve onu ilgilendiren her şeye dikkat eden ama bunun için dertlenmeyen, yaşamı meydana getiren hiçbir şeye ilgisiz kalmayan ama hayranlık da duymayan, talihin armağanlarından faydalanıp onların kölesi olmayan bir karakterde olmalı. Buna ekleme yapmasam da, bizi rahatsız eden ve korkutan unsurlardan uzaklaştığımızda daimi dinginliğe ve özgürlüğe ulaşacağımızı anlarsın, zira hazlar ve korkular kovulduğunda, değersiz, kırılgan şeyler ve rezilce davranışların verdiği zararların yerini sarsılmaz, doğru ve büyük bir sevinç alır, böylece ruhun huzuru, uyumu ve azameti uysallıkla buluşur, zira her vahşilik güçsüzlükten doğar.”


“İnsan hazza üstün geldiği gün, acıya da üstün gelecektir. Ancak bir insan, en sağı solu belli olmayan ve kendini kontrol edemeyen efendilere, yani hazlara ve acılara köle olduğunda bu köleliğin ne kadar da kötü ve tehlikeli olduğunu görüyorsun. Dolayısıyla, özgürlüğe kaçmalıyız.”


“Bedenimizin yeteneklerini ve doğanın bize uygun gördüğü şeyleri, nasıl gelmişse bir gün öyle gidecekmiş gibi, dikkatle ve korkusuzca koruyacaksak, onların kölesi olmayacaksak, bu yabancı şeyler bizi ele geçirmeyecekse, destek üniteleri ile hafif silahlar ordugahta hangi amaçla bulunuyorsa, bedeni tatmin eden yabancı unsurlar da bizim için aynı yerde bulunacaksa, yani buyurmayıp sadece kölelik edeceklerse, işte o zaman bütün bunlar zihnimiz için yararlı olacaktır. Bir adam dışsal unsurlarla bozulmasın ve ele geçirilemez olsun, sadece kendine hayran olsun, ruhen cesur, her duruma hazırlıklı ve kendi yaşamının mimarı olsun. İnsanda bilgi olmadan güven, sarsılmazlık olmadan da bilgi olmaz.”


“Birileri çıkıp 'Kötü olunacak, zira ruhu bozan birçok şey araya girecek ve birbiriyle çelişen fikirler zihni rahatsız edecek,' diyebilir. Ben de onaylıyorum bunu, ancak aynı zamanda tutarsız ve pişmanlığın acısını çekmekle meşgul bu budalalar, büyük hazları deneyimleyecektir, yine de kabul etmelisin ki, her tür acıdan yoksun olduklarında, sağlıklı bir zihinden de yoksun olurlar, diğer birçoklarının başına geldiği gibi, onlar da delice bir coşkuyla eğlenir ve güldükçe kendilerinden geçerler.”


“Sen hazzı kucaklıyorsun, ben ona gem vuruyorum; sen hazdan hoşlanıyorsun, ben onu kullanıyorum; sen onun en yüce iyi olduğunu düşünüyorsun, ben onu iyi olarak bile görmüyorum; sen haz için bir şey yapıyorsun, ben hiçbir şey yapmıyorum.”


“Ben haz için bir şey yapmadığımı söylediğimde, bilgeden bahsetmiş oluyorum, oysa sen ona hazzı yakıştırıyorsun. Ben herhangi bir şeyin, hazzın dahi egemen olabildiği birine bilge demem. Haz için uğraşan biri zorluğa ve tehlikeye, insan yaşamını kuşatan onca tehdide ve yoksunluğa nasıl direnebilir?”


“İzin verelim, erdem önden gitsin, her adımda güvende olacaktır. Hazzın aşırısı da zarar verir, erdemde aşırılık korkusuna gerek yoktur, zira onda bir ölçü vardır. Kendi büyüklüğünden muzdarip olan iyi bir şey yoktur.”


“Hiçbir şeye zorlanmayacaksın, hiçbir şeyden yoksun kalmayacaksın; özgür, güvenli ve yaralanmamış olacaksın. Hiçbir şeyi boş yere denemeyeceksin, hiçbir şeyden alıkonulmayacaksın, her şey arzuladığın gibi olacak, aksi hiçbir şey olmayacak, ne fikrine ne isteğine aykırı bir şey olacak. O halde mutlu yaşamak için erdem yeterli, öyle mi?”




Hazırlayan: Fatih Aydın