Aşırı düşünmeden ve mutsuzluktan sizi uzaklaştırabilecek birkaç şey var demiştim. Bunlar aslında kalıcı çözüm değil ancak arada beyni formatlıyormuş gibi düşünebilirsiniz. Birbirinden berbat 2 fikirle tanıştırayım sizi;


-Mezarlığa gitmek

-Acil servise gitmek

...

Harika. Şimdiden gittin bile.

Ben 1 - 2 ayda bir bunları yapıyorum. Evet, bu mekanlarla işim olmasa bile yapıyorum :) 


En son mezarlığa gittiğimde hiç tanımadığım birinin mezarının başında oturup düşündüm. Bu kişi kimdi? Nasıl bir insandı? Dünyada nasıl bir iz bıraktı? Sevenleri çok muydu? Yaşarken şikayet ettiği şeyler neydi ve yaşasaydı neyi farklı yapardı?

Bir dakika. Hayır o yaşlı teyze bunların hiçbirine cevap veremez… Verseydi ne derdi acaba?


Neyse asıl önemli olan benim, yaşıyorum ve bunların hepsine cevap verebiliyorum. Halen bu soruların cevaplarını değiştirme fırsatım varken yapmalıyım...

Nasıl yaşarsan yaşa, ne yaşarsan yaşa sonun o teyze gibi olacak. O yüzden biraz akışına bırakmalı ve çok da düşünmemeli.


Gelelim acil servise. Hastaneleri kimse sevmez sanırım. Çiçekçiler, medikal ve ilaç şirketleri istisna olabilir.


Bir gün kulağımda kulaklıkla bir acil servis koltuğunda otururken etrafı izledim ve yaklaşık 1,5 saat boyunca düşündüm. Ama düşündüğüm şeyler günlük aşırı düşünme ritüelim değildi. Tek bir konu vardı: Tanrım ne kadar aptalca şeyleri kafaya takıyormuşuz. 


Sandalyeye bağlı insanlar, durumu ağır hastalar, ağlayan hasta yakınları, ambulans sireni, sağlıkçıların koşuşturmaları.


İnsan hayatı bir anda değişebilir veya bitebilir. Bugün problem olarak nitelendirdiğimiz şeyler gerçekten problem mi, yoksa biz mi abartıyoruz? Kilomun 77’den 75’e düşmesi çok mu önemli? Gerçekten beni daha iyi yapabilecek şey bir üst model arabaya geçip borç içine girmek mi? O kişi hayatından çıktı diye hayatını karartmak mı? İnsanların hayatını yargılamak mı veya insanlar ne diyecek diye düşünerek yaşamak mı? Gerçekten sevildiğimizi hissetmek için sahte gösteriş dünyasına dahil olmak mı? Daha çok var ama anladın sen.


Sanırım mutsuzluk beklentiye girmekle alakalı. Hayat kimse için adil değil ve sakın size cömert davranacağını sanmayın. Tam tersi acımasız davranacak. Ne kadar az beklersek o kadar mutlu oluruz bence. Hiçbir şeyi olmayan insanların daha mutlu olduğuna dair bir araştırma okumuştum, sanırım hayatın ne kadar acımasız olduğunun farkındalar ve en küçük şeylerle mutlu olabiliyorlar. Bugünlük aşırı düşünme yeter. Hoşçakal.


*Bonus: Saçma da olsa bir blog yazın. Bütün saçma fikirleri aklınızdan yazıya dökün. Bunu yapmak gerçekten iyi geliyor. Ayrıca bunu yaparken ben filtre kahvemi yudumlayıp Max Fm dinliyorum. Herkesin yöntemi farklı olabilir. Ama sadece denemeye başla...