Yine aynı sabaha uyanıyorum. Bir öncekinden farksız. Perdeler engelliyor gün ışığını. Buluşamıyor yıllardır ne odamla ne yatağımla. Erteliyorum çalar saatleri. Tıpkı hayatımda her şeyi ertelediğim gibi. Yatağımdan kopmak gelmiyor hiç içimden. Bir dakikalık uykunun hesabını yapıyorum. Anlamsızca bakıyor aynaya ve ilk günaydınımı alıyorum kendimden. Yavaş yavaş bırakıyorum eski alışkanlıkları. Sabahları diş fırçalamalarını, günaydın çaylarını. Bir önceki günahkar kıyafetlerini geçiriyorum üzerime. Saçlarımı taramıyorum artık. Terk ediyorum bu günlükte demir parmaklıklı kafesimi. Terk ediş diyorum. Dönememek var biliyorum.
Yine akşamı vuruyor saatler. Düne göre biraz daha yorgun ve bitkin. Kıyafetlerim biraz daha günahkar. Akşamı vuruyor saatler yine. Tek aşım, biraz peynir, bir parça somun ekmek biraz da çay. Katık ediyorum yalnızlığıma. Demiyorum da değil hani bazen, gitsem çok çok uzaklara. Ben bile bilmesem uzak dediğim yer neresi. Aslında uzak diye biliyorum adını. Ya bir cadde ya bir mahalle yukarısı.
Biliyorum gidemem buralardan ben. Henüz seni bulamamışken. Ve geceyi vuruyor saat. Terler boşalıyor vücudumdan. Adını sayıklıyor yüreğim. Seni arıyor tavana kilitlenmiş gözlerim. Ve, yine yılların sessizliğiyle sızıyorum özlem kokan yastığımda. Erteliyorum çalar saatleri. Yatağımdan kopmak gelmiyor hiç içimden. Uyanmıyorum yıllar sonra aynı günün aynı sabahına.
Seni bekliyorum ilk günkü tutkumla.