Bana yollar getir. Çiçekli olsun, yokuşların yorgunluğu olmasın. İster ormanlardan ister bilinmezlerden sevdalı ruhlar getir. Şiir koksun, demli olsun. Kışın dumanı o sevdiğim gözlerine dolsun.

Renk cümbüşü gibi bakışlar... Evet, o bakışların gökyüzüne rehber olsun.

Ey aşka aşık ruhlar, yaşamaktan korkan yaşayanlar. Aldığım bu nefes size armağanım olsun. Geceye dokunan ay parçası, güzel bir beste doğursun. Yasemin kokulu duygular bizimle uyusun. Tutkulu ve seyrek yaşamlı o sarmaşığın zehri kanına karışsın. Ezbere bildiğim yabancı dörtlükler ve hüzünlü korkak vedalar. Otursun yerine bir daha da kalkmasın. Beddua değil bu cümleler. Acıların doğaya yayılması. Bugünlerde yaşamak biraz bıçak ağzı.

Yağmurlar yağdı o gün. Tek bir damlası bile değmedi. Yürümüşüm saatlerce farkına bile varmadım. Markete girdim selpak almaya, kasada ağladım. Biraz yollarda ağladım. Yetmedi bir ağacın altına oturup orada ağladım. Siyah bir araba geçti önümden, ona ağladım. Durup bir de ağladığıma ağladım.

Önce can diyorsun ya. Ya canan? Bir de ona ağladım. Hiçbir teselli fayda vermiyor. Yanıma baktım, kimse omzuma dokunmuyor.

Ses veriyorum.

Giden bir daha dönmüyor.