Sesler...

Seslerimiz...

İnsan sesleri...

Çığlıklar attığı halde sesinin duyulmadığı yerlerde neden durur insanlar? Sevilmediklerini bildikleri yerlerde neden inadına bulunmak isterler? Nedir onları bunu yapmaya iten şey?

Bana kalırsa sevmek de sevilmek de her insanın ihtiyacıdır ama en büyük ihtiyacı da insanoğlunun, sevildiğini hissetmektir. Eğer duyulmuyorsa sesin, bağıra çağıra ben buradayım ve bütün duygularım ortada dediğin halde...

Eşyalarını bile almadan çık git oradan, ait olduğun yerde değilsin demek ki. Emin ol, güven bana. Ait olduğun yeri bulduğunda anlıyorsun ne kadar avare dolaştığını. Aşkın ne demek olduğunu öğreniyorsun; bir kere aşinasın onun yüzüne, sesine, dokunuşuna...

Sanki yıllardır orada öylece oturup birbirinizin gözlerinin içine bakmışsınız gibi hissediyorsun, evet diyorsun, evet, burası benim yerim ve bu karşımdaki benim evim.

Tabii bu mertebeye erişebilmek biraz cesaret ister. Alışkanlıklarından vazgeçip, arkanı dönüp gitmen gerekir. İşin zor kısmı birine ya da bir yere arkanı dönmek değil, zaten onu herkes yapabilir ama işin en zor kısmı arkanda hangi sesi duyarsan duy hiç dönüp bakmamak çünkü bakarsan iz bırakırsın. İz bırakmamak adına dümdüz ilerlemen gerekiyor. Herkesin kendi yoluna gidip kendi yerini bulabilmesi senin elinde, sen ne kadar kararlı olur ve yolunda ilerlersen hayat da öyle yolunda gidiyor işte.

Kimsenin o saf, tertemiz duygularına el sürmesine, onlara kendilerince şekil vermelerine izin verme. Seni anlamadılar ki duygularından anlasınlar. Öylece durdun orada günlerce, aylarca...

Kim anladı senin dilinden? Kim anladı gözyaşının gözünün ucundan düşecek olduğunu? Kim duydu sessizce anlattıklarını? Çok acı biliyorum ama hiç kimse. Bunun için kendini suçlamaktan vazgeç, ayağa kalk ve hepsini arkanda bırak. Kim ne derse desin ya da ne düşünmek isterlerse düşünsünler. Onlar, sana arkalarını döndüğünde ne hissedeceğini, ne kadar üzüleceğini düşünen oldu mu ki sen düşünesin?

Sen yolunda yürü, yoluna bak. Aydınlığı görüyorsun zaten, bak işte, mutluluk bu kadar yakın sana da bana da bize de. Kendimize müsaade ettiğimiz kadar mutlu olabiliriz ancak ve inan mutlu olmak kendi ellerimizde. Hiçbir kötülük bulaşmamış tertemiz ellerimizde...

Çok üzüldün, çok ağladın, günlerce yataktan çıkamadın, hatta kafanın içindeki sesler sussun diye haftalarca sarhoştun ya da antidepresanlar kullandın. Kimdi tüm bunların sebebi hiç düşündün mü? Evet, düşündün ama inanmak istemedin. Onları aklamak için kafanda binlerce bahane ürettin, peki bu nereye kadar böyle devam edecekti? Nereye kadar yatağında ölmeyi dileyerek yaşayacaktın ya da yaşayacaksın?

Olmaz, kalk düştüğün yerden artık. Bak, o seni anladı. O, seni seviyor. Hepimizin bir yerlerde, uzakta veya yakında bir ruh eşi var. Emin ol aramasan bile bulacaksın onu. Hayatına girecek ve her şeyin olacak. Aklında acabalar olmadan sonsuz güveneceksin ona ve yüzüne her baktığında "İşte bu dünyadaki yerimi buldum, ben buraya aidim ve bir daha sesimin duyulmadığı yerlerde izimi bile bırakmayacağım." diyeceksin.