Önce bir ölüm susturur seni, sonsuza dek beklemek istersin o yığılıp kaldığın köşede. Hayat seni yormuş, yıldırmış, unutmuş. Aklından geçenleri yapmak istersin, bir şey bulup öldürmek kendini; fayda etmeyeceğini düşünürsün, inançların zorlar seni. Ya sonsuz acı varsa... Ya bir son vermek yoksa... Bu sefer kendinle çelişmekten hançeri hissedersin göğsünde, "Hani acım birinin yokluğundaydı," dersin, "Kendi yokluğumun acısı nereden çıktı şimdi?" Nedensizce insanlar seni görmeyi, oradan oraya sürüklemeyi ister; sahi neden acımızla yalnız kalamayız? Bütün diğer duyguların en büyüğünü neden bölmelerine izin veririz? İşte tam da o an anlarsın: aydınlanmayı engelleyen zihin değil, onu kullanmayı engelleyen diğer insanlardır...