Bir ara gülümsemeleri giyinen cümlelerim vardı.

Bayramlık giyen telaşlı çocuk gibi ertesi günü bekleyip,

Kıyafetlerini göstermeye heyecanlı.

Oysa şimdi sanki, sanki bu beyin kafesinde, kaybolan bir mesleğin yeryüzünde yaşayan son temsilcisi ölmüş gibi bir hüzün var.


Biraz aldatmaca satın alıyorum.

İyi niyetlere karışmış sınırları kesin olmayan yanılgılar,

Havası küf kokulu zamanları soluyorum.

Bu koku dünyayı anımsatıyor.


Göğüs kafesime yuva yapmış kuş seslerine,

Maganda kurşunları denk geldi.

Apartman boşluğumun aydınlık görmemiş kör noktalarında,

Düğün seslerine, insan seslerine suikast girişimi yapıldı.

Bu girişim sonrası bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı.


Bir gün bütün sesler terk eylemine geçti.

Ne bir cırcır böceği sesi kaldı ortada,

Ne bir ot hışırtısı.

Ne de savaş meydanına düşen bombaların sesi.


Sessizlik, atmosferi kuşattı.

Sandalyelerin oturaklarından aşağı kaydı.

Sessizlik zemine yayıldı.

Derzlerin dolgularına kadar doldu.