Son birkaç yılımı kendimi sevmeye çalışarak geçirdim. Kitapları sevdim, güneşi sevdim, ailemi sevdim, olmayacak insanları bile sevdim ama hayatımın bir döneminde asla kendimi sevemedim. Sebebi neydi hâlâ tam olarak bilemiyorum ama sanırım hayatıma aldığım yanlış insanları sevmeye çalışırken kendi sevgimden onlara verdim. Aynaya bakmaktan nefret ederdim, herkesin her işine koşturur ama ayağım tökezlediğinde durup 'iyi miyim' diye kendime hiç sormazdım. Başkalarının bana olan sevgisi yeter sandım ama onların da gerçek sevgi olmadığını öğrenince sevgisiz bir şekilde bir çukurun ortasında yalnız başıma oturduğumu fark ettim. Hayatımın ana karakteri olmayı bırakıp figüranlığı ele almıştım ve başka insanlar benden bile daha önemliydi benim için. Olaylar önemliydi, yerler önemliydi, isimler önemliydi ama asla Öznur önemli değildi.

Kendimi sevmediğim yüzüme ne zaman vuruldu, hangi anımda kafama dank etti bilemiyorum ama sanırım ailemin bendeki değişikliği görmesi ve artık onların da takatinin kalmamasıyla bir aydınlanma yaşadım.

Sevgi, kendini evinde hissetmekti. Biyolojik ailenin dışında dostlarından ve seni gerçekten seven diğer insanlardan bir aile daha bulmaktı ve onlarla huzurlu hissedebilmekti.

Sevgi, aynaya baktığında kendini mutlu görmek ve gözlerinin içine bakabilmekti.

Sevgi, kendini olduğun gibi kabul etmek ama bunun yanında da en değerli, en kıymetli haline ulaşabilmen için çabalamaktı.

Ailem olmasaydı kendimi sevmeye hiç başlayamazdım. Doğru olduğunu zannettiğim o yanlışlar hakkında ölene dek pişmanlık yaşamaya devam ederdim. En iyi halimi görebilmek için asla çabalamaz emeklemek için bile o gücü kendimde asla bulamazdım. İnsan kendini sevmediğinde ve içinde barındırdığı o sevginin en küçük kıvılcımlarını bile başkaları için harcadığında yaşamaya bile fırsat bulamıyormuş. Sevginin ne olduğunu zor yollardan, kötü anılardan, yanlış arkadaşlıkları atlattıktan sonra anladım ama belki de olması gereken, en kalıcı yolu buydu. Şimdi her sabah aynaya baktığımda kendimi seviyorum. Dibi gördüğüm anlardan omzumu öperek kurtulabiliyorum. Ailemin elini tuttuğumda, gerçek insanların yanında kendimi huzurlu hissettiğimde tüm o zorlu yollardan çıkabildiğim için kendimle bir kere daha gurur duyuyorum.

Sevgi neydi, gerçekten emekti.

En çok da göğsünü gere gere kendini sevebilmekti.