Sevgili günlük,

Bugün bir sınav kağıdı okurken 99 alan 2 öğrenciye 100 veremedim, adaletli olmak adına... Eğer onlara 100 verseydim herkesin kağıdına 1 puan eklemem gerekecekti ki bunu yapmak da istemedim. Belki de kırıldılar, "Hoca 1 puan vermedi,” dediler. Bir başka sınıfta düşük not alan iki öğrenci epey üzüldü. Biri üzüntüsünü oldukça dikkat çekici yaşarken diğeri küskün, sessiz kaldı.


Gün içinde duygular arasında gidip geliyoruz. Bahar neşesiyle başladığım güne; hayal kırıklığına şahit olmak, sevinçleri görmek, teraziyi dengede tutmak gibi duygular eşlik etti. Tüm duygu geçişlerine rağmen hâletiruhiyemin "iyi" halde kalmasını tedirgin bir sevinçle izliyorum.


Neden iyi hallerimizden tedirginlik duyarız ki; kötü halden tedirgin olan, depresifliğin biteceğinden korkan birilerini görmedim hiç veyahut üzüntüsünün bitmemesini isteyen "normal" birine rastlamadım. Bütün duyguları kucaklamak gerekliliği ile her duygunun geçiciliğini vurgulayan söylemlerin kenarından geçerek yeni bir sınav hazırlamaya gidiyorum. Mühim olan bu dünyadaki, o sınıftaki, kendi içimdeki o sınav!