''bana bir gökyüzü sun sevgili,
umut güneşinin batmadığı.
bana bir rüzgar sun sevgili,
kokusunu saçlarından alan.
bana bir düş sun sevgili,
ömür boyu göreceğim.
bana gel sevgili,
sevgi eyleminin gerekçesi olarak...'' dedi adam ve mermiyi namluya sürdü. şakakları öpüşürken tabancayla, ciğerinde son oksijen atomu intihar ederken. cebindeki vesikayı çıkarıp uzun uzun baktı. sanki göz bebekleri nefes alıyordu. ve o an anladı tüm yer yüzü hatta anatomi kitapları. nefes almanın kitaplarda yazdığı gibi sadece akciğerlere ait bir eylem olmadığını. zaman sustu. yağmur damlaları düşmeyi unuttu. bulutlar bileklerini kesmişçesine oluk oluk kan akıyordu göğün damarlarından. ve son bir şiir düştü yürekleri infilak ettirecek cinsten:
''sarılmak solgun bir eylem gibi kırarken dallarımı
öpmek ölüm sessizliğinde çığlık çığlığa
ey yaşamak denkleminin çözüm kümesi
hayat matematiğinin tek sonucu
beni bu mermi değil
bana bakmayan gözlerinin kirpikleri
eski çağlardan kalma
savaş tanrıçasının gazabı öldürecek...'' dedi ve kefenin hatta toprağın bile olmadığı küçücük bir odada sarıldı ölüme.