Ilık mart akşamında, bedenimde baharın parmak uçları.

Yüzümde haziran sıcağı, içimde aralık soğuğu.

Yüzüne bakmak istemediğim o düşünceler,

İrade kilitlerimin işlemediği kelepçeleri andırıyor.


Bir ısırık alınıp kenara atılmış elma,

Elmada benden bir pay var.

Elma bana dönüşmüş, ben elmayla bütünleşmişim.

Bende elmadan bir pay var.


İşte bana bakıyorlar yeniden,

Sevgili sayınların göz bebekleri,

Dörtgen binalar ve zahir âlem,

Beyaz duvar...


Yüzler görüyorum. Kalabalıklar,

İnsan adımları, trafik ışıkları,

Yaya geçitleri, saatlerin tik takları,

Görüntüler, yüzler, sesler belleğimin kenarından aşağı atlıyor.


Betonarmeye doymuş biçimsel bardaklarda,

Dudak payı kalmamış kalın kenarlar kurşun geçirmiyor.

Kalın fırçalarla da sadece silüetler çiziliyor.

Antenler uzaya dönük elleriyle,

Maddeler ağlak hâlleriyle çürüyor.