Son yolculuğunun üzerine satırlar geçmiş, günler doğurmuşsun ama hiçbir güneşe tutunacak rahim bile verememişsin. 

İstemsiz, acımasız, kayda değer anılar dahi sıralayamamışsın. Soğuk camlarım asitli acılar bırakmakta. Açılarım, koordinat hesaplamalarım halbuki yalan yanlıştı nasıldı buna denk gelenler, şanslı tarafım mı uyanmıştı?

Bildiğimiz sanrılarımızdı işte;

porselen takımı şehirli çaylarım 

hafıza balıklarımla kafayı yemiş ekmek dilimlerim 

mavi göğün altına anlatılacak yine hikayelerim 

piyano çalan çocuklarımın gelecekleri

ipucu anlatan alıntılarım 

ama sen anlama bunu çünkü burada da ressamlarım eksik.