Kötü şairler arasına giriş evraklarını

eksiksiz işledim dosyama

hüsranın özünden beslenen bendeniz

çakıldım kaldım yozlaşmış izbelere

bu kadarcık berrak bir sevdanın paydaşı olamadık

Ne yazık,

bahçende kurumuş bir gül dahi olamadım

İlahi Rousseau,

fikirlerinde tutkun bir ateş saklı

derdest eden bin dört yüz geceyi


Bir ağız dolusu veryansın 

soğuk darphane gibi çarpar yüzüme

kahin anlamını yitirir ve benzi atar

Sükunet, iki dudağım arasında asılı kalmıştır

sonraları iki durak arası jazz dinletisi

Zenciler yine Afrikalarda elmasla değişilir

Mayhoşum,çekilmişim mağarama

kadınları kadim dövmelerinden tanırım

lakin onlar beni çıkaramazlar,Cumhuriyet balolarında.

Tanımak ve tanınmak

gizemli meleklerin diyaloglarında geçen

koflaşmış bir yaşam brifingi

kim kimi asıl manada tanımış ki 

tereddüt ile taşmış şu evren sınırlarında

Teori ortada,herkesler kavrıyor

Eylem nerede?


Şair, felsefe kabristanına gömüldü mü

müptelası olur acar asabiyetin 

ateşkes sağlayan mürekkep

yani kavgasız mürekkep

derhal imha edilmelidir, beyinciklerde.

Feryadımızı linç edenler

ultra lüks restaurantlarda

köri soslu biftekleri gırtlaklarına indirirlerken 

gereğinde makinalı tüfek olan kalem, tevazu peşinde mi koşacak

Kılavuz ortada, herkesler farkına varıyor

Uyanış nerede?


Anakronik müşteriler

açık kapı bırakmazlar saf gerçekliğe

sağır olmaya doğuştan razı olmuşlardır

kitapçılarda cahil şövalyelerin zaferi

‘Best Seller’ kısmında kalabalıklaşan bir güruh

aptallık, limit tanımaz bu kesitte

Kara mizah ak kalır,o denli.

Voltada tanınmış firak

Sevgilim senin ‘levelin’ yüksek, yetişemem.

ince ince sıdkım sıyrılıyor

ve elbette sıyrılıyorum

şehrin ahmak havasından

Röntgenini çektim küstah mısraların,

birkaç güne

ya ölmeliyim ya aşk bulmalıyım.