Bugün seninle bir ilişkiye başlayalı altı ay oldu; yedi aydan biraz daha fazla süredir birbirimizi tanıyoruz. Birçok anı paylaştık, birbirimizin hem iyi hem de kötü zamanlarına şahit olduk. Yalan söyleyemem, ilk başlarda yürütebilir miyim acaba diye çok sorguladım kendimi. Güvenemedim kendime desem daha iyi olur; "kendisini sevemeyen birisi karşısındaki insanı nasıl sevsin, sevginin ne olduğunu nereden bilsin," dedim hep içten içe. Yine de başarabileceğimi düşündüm, seninleyken kendimi iyi hissediyordum ve senin, mutlu olmayı hak eden, kibar, anlayışlı birisi olduğunu düşünüyordum. Hislerim gittikçe daha da kuvvetlendi; mutlu olmanı herkesten ve her şeyden daha çok istemeye başladım. Güzel yüzünde sadece ufak bir tebessüm oluşmasını sağlamak için elimden geleni yapacağıma söz verdim. Yine de birçok zaman öpülesi dudakların mutlulukla değil hüzünle şekil aldı. Buna sebep olduğum zamanlar kendimden nefret etmek çok kolaydı benim için. Ama senin gözlerindeki şefkati, anlayışı görünce ve beni her halimle kabul ettiğin gerçeğinin farkına varınca kendime karşı duyduğum nefret azalmaya başladı. Senin gözlerinden kendimi görmek yıllardır aynaya bakmamış ve neye benzediğini unutmuş bir insanın yaşadığı şaşkınlığa eş değer olabilirdi. Bana söylendiği gibi kötü değildim, çirkin değildim, basit de değildim. Belki de beni sevginle sen güzelleştirdin. Değer görmenin, sevilmenin ne demek olduğunu öğrendim sayende ve senin tarafından sevilmek başıma gelen en güzel şey oldu.