Birini sevebiliyor olmak bence bu dünyada hissedilebilecek en güzel duygu. Karşılıklı olan pozitif duyguların hepsi birbirinden güzel, evet ama karşılıklı olarak birbirini sevebilmek özel bir çaba istiyor. Her halini bildiğin ve her anına şahit olduğun birini bıkmadan, usanmadan ve en önemlisi ondan uzaklaşmadan sevebiliyor olmak, çok farklı bir his, hele ki bu devirde.

Biri var… Bu kişi öyle biri ki gözlerinde bir roman yatıyor ve ben onu okumaktan sıkılmıyorum. Kolları var kocaman ve o kollar ile her sardığında beni, kendimi dünyanın en güçlü kadınıymış gibi hissediyorum, her defasında bana pes etmemeyi öğretiyor. Daha fazla çabalamam için güç veriyor ve düşsem de nasıl kalkmam gerektiğini öğretiyor. Bana sadece kalkmam için el olmuyor, aynı zamanda yerden nasıl kalkılır bunu öğretiyor. Kendisi beğenmese de çok güzel bir sesi var ve her kelimesi kulaklarıma en güzel şarkıymış gibi geliyor. Bir gün geliyor koskoca adam sırf beni güldürebilmek için çocuk oluveriyor adeta. Öyle kocaman bir yüreği var ki kayboluyorum içinde. Merhameti de kendinden büyük, içinde yaşattığı çocuk da. Öyle beyaz bir sayfa ki bu, kalem oynatamıyorum olur da kirlenir diye. Çok basit bir şeymiş bu aşk, insanın sadece kendi gibi görmesi gerekiyormuş karşısındakini. Kendine gösterdiği sevgi ve saygıyı göstermesi yetiyormuş. Anlayış gerekiyormuş, bir de hatalarını kabul edebilmek. Aşk bu kadar basitse zor tarafı ne ki bunun? İnsanlar sadece susup sevmeyi beceremiyor mu, hep mi bir fazlasını istiyor? Evet, ben de farkındayım, çok sevmek yetmiyor bazen ama fedakarlık yapabiliyor olmak bu kadar mı zor? Kimse zaten kendinden ödün versin demiyorum. Bizim birlikte yürüdüğümüz bir yol var ve biz ne kadar yolumuzda taş da olsa birbirimize fark ettirmeden yolumuzdan atıyoruz. Çünkü işin kolayı bu. Neden bu yola taş koyalım ki ya da taşı görmezden gelelim? İnsan konuşarak anlaşmak için yaşamıyor mu? Neden zoru seçelim kolayı sevmek varken?

Biri var… Ben onu her haliyle seviyorum ve tüm şeffaflığım ile, tüm gerçeğimle karşısında dimdik duruyorum. Her anıma onu katıyorum ve onun da her anında olmak istiyorum. Çok bir şey yapmıyorum belki, sadece seviyorum. Her engel gördüğümde onu hayatımdan uzaklaştırmak yerine elini sımsıkı tutuyorum. Çünkü biliyorum, bu engel bir gün hayatımdan çıktığında beni o eller ile sımsıkı saracak. Onun bir engeli olduğunda ise karşısında bir dağ oluveriyorum. Dağ gibi duruyorum çünkü bana yaslansın, kendini dünyanın en güçlü adamı gibi hissetsin. Sevmek mi, sevilmek mi daha güzel bilemem ama her şeyin karşılıklı olanını seviyorum ben. Bunu hissedebiliyor olmak da benim şansım.

Hayatı birbirine zorlaştırmayacak ve uğraştırmayacak insanlar olsun hayatımızda. Belki de bir tatlıyı bölüşürken, en sevdiğin yeri ona bırakmak ya da onun doymadığını hissettiğinde yemeğini paylaşmaktır aşk. Mağazada gezerken o seviyor diye bir şeyler almak ya da o uzağındayken ağzına her lokma attığında acaba onun karnı tok mu şu an diye düşünmek... Aşk ne, inanın bilmiyorum. Bildiğim tek şey, onunlayken dünyanın pembesini görebiliyorum. Uzağımdayken bile nefesini hissedebiliyor olmak bu hayatı daha da yaşanılabilir kılıyor benim için. Ailem dışında biri için bu kadar yoğun hisler besliyor olabilmem de onun sayesinde. O beni çok güzel seviyor, ben sadece bu sevgiye layık olmaya çalışıyorum.

Biri var… Her gün iyi ki de var dediğim... İyi ki varsın benim çocuk yanım.