Günümüzün birçok eleştirilmesi gereken tarafı var; bunlardan bazıları sevgi ve aşkın ve ilişkilerin geldiği nokta. Hepimiz gibi ben de klasik film ve diziler izledim ve alıştım çünkü çocukluk hayatımızın alışma dönemidir, orada öğrendiğimiz ve yaşadığımız şeyler bugünün mihenk taşlarını oluşturur. Klasikten kastımı açarsak normal görünen bir tanışma, sevgililik süreci; ya ayrılma ya da evliliğe giden yol. Burada “normal” yazarken aklıma direk Tinder muadili programlar geldi bu tanışma tarzı klasik olmadığı için hemen düzelttim: tabi ki de arkadaş vasıtası, aynı çevre ya da çarpışmak; en eskileri görücü usulü, beşik kertmesi… Değişim engellenemez elbet lakin moderniteye kurban giden bu tanışmalar( görücü usulü ve beşik kertmesine katılmıyorum) ve bugünün farkı ne? Elbette gerçekliği yitirmemiz ve kendilikliği kaybetmemiz. “Yaratmak” fiili bu farkın mihenk taşı olmalı, kendimizi platformda yeniden yaratıyoruz, seçiyoruz, düzenliyoruz, olduğumuzu değil olmak istediklerimizi gösteriyoruz. Gösteriyoruz evet, insanlara mükemmelliği veriyoruz ve mükemmelliği arıyoruz, idealize ediyoruz ve bunun dışında olanları hızla reddediyoruz yahut sola kaydırıyoruz. Sevmekten çok ideali istiyoruz; ideal insan, ideal aşk, ideal ilişki ve ideal cinsellik. Peki ya bu ideal ne veya kim belirliyor? Zaman ve değişim belirliyor. Bunun belirleyicileri biz olmalıyız, kendiliğimizi kaybetmek her şeyi kaybetmektir bana göre, özel olmalı ve özeli yaratmalıyız: işte bu noktada özel olmaklığı da yitiriyoruz çünkü duygularımızı yitiriyoruz ve kaliteli yalnızlığa çekiliyoruz, özellikle bu dönemde yalnız olmaktan korkuyoruz ama kendinle olmak gerek çünkü kendimizi bilmek gerek sevmek için. Güvensizlik gözüküyor bir noktadan, insanın en canını yakan durum, sevginin mihenk taşını yitiriyoruz bu noktada.