Bilirim papatyalar nasıl kavrulur güneşte
Kasketini çıkartarak oturur dedem
Çocukluğum dizlerini kırar onun önünde
Saygıda kusur etmez ama sıkılgandır ruhum
Yaz günü ikindi vakitlerinde.
İkindi vakitlerinde bir kahkaha
Acı bir karga sesiyle bütünleşir
Çağırırım kedileri.
Ölen kuşu, bozkırdan
Rüzgarı, rüzgarlardan çağırırım.
Sana seslenirim
Sesini getir bana.
Sana seslenirim
Sesini getir bana.
Bana ummadığım hikayeler, şiirler getir
İkindi sonrası sulanan bahçeleri
Bisikletli akşamüzerlerini getir.
Yine dizlerini kırarak otursun ergenliğim
Yine kabuk bağlasın dizlerindeki yaralar
Yine ve yine şeytan uçurtmaları kaçsın yarin avlusuna.
Sarhoşluğum kaçsın yarin avlusuna çünkü
Bana düşmez kırılgan bir kalbi sergilemek Beyoğlu’nda
Bana düşmez üzüntülerin çöreklendiği rakı masaları
Güzel kokulu kadınlar, dost eğlencesi sokağı
Bana düşmez bir bebek çığlığı, bir kabus sabahı.
Bana düşmez
Asma bir bahçeden sesin yükseliyor sandığımda.
Asma bir bahçede güzel bir rüyaya daldığımda
Ne toprak, ne çocukluk haylamaz beni
Kasketini geçirir yaşlı adam başına
Bu hayata bir kök salamayışımla dinelirim
Dinelirim elinde bir demet papatyayla
Solgun bir ceset gibi
Gökyüzünün altında.
Ve o anda ve her şey tamam sandığımda
Öper alnımdan keder
Fibonacci dizisi gibi altın oranı yakalamak ister
Fakir yazgımda.
Hasan Hüseyin Erol
2021-06-06T21:56:16+03:00Teşekkür ederim güzel yorumlarınız için. Beni cesaretlendiriyorsunuz.
Gül Kurusu
2021-06-06T21:49:06+03:00Dem’e katılıyorum. Tebrikler. 🎈