geleceği düşünmemek için geçmişe kaçtığım günlerden biri daha.
güne güzel bir başlangıç. güneşin kaybolduğunu her sabah bu kadar iyi anlamak zorunda mıydım? saat sabah altı. yalnızca iki saatlik uyku. Karanlıkken yattım ve karanlıkken kalktım.
dolabımdaki maskelerden hangisini seçsem bugün?
hangisi daha iyi saklar sıradanlaşmış yüzümü sıradanlaşmış yüzlerden?
peki, bunu alacağım.
aynaya baktığımda yalnızca birkaç organ görüyorum. gözlerimdeki ışıltılar nereden? sanırım makyaj malzemelerimi iyi markalardan seçmişim. bir aya hepsi biter. param da öyle. gözlerimdeki ışıltılar da gidecek desene.
yanaklarım kırmızılaşmış. bu, kaç ve kurtul demenin cilde yansımış hali mi?
kaçmak, kurtulmak için en iyi yol mu?
köşeye sıkışırsam ve geri dönmem gerekirse?
artık eskisinden daha iyiyim, dişlerimi fırçalamam beş dakikamı alıyor. düşüncelerime mi hapsoluyorum?
yoksa düşüncelerimi temizlediğimi falan mı sanıyorum?
yüzüme çarptığım su, uyanmamı sağladı.
peki ya uyanamadan ölenler?
mutfağa yürüyorum ama sanki o bana yaklaşıyor.
hayır, hareket ediyor olamam. ben duruyorum ve her şey bana geliyor.
bu koku da ne? ahh, kim bıraktı bu soğanı ortada?
dünyanın tüm kirliliği benim mutfağımda. yoksa kirli olan ben miyim?
fazla uyumak için kıyafetlerimi geceden giymiştim. ah bu uyku… insana her şeyi yaptırır.