Hiç de yoktu gideni
Geleni
Acısı bozuk düzeneydi
Annesinin bıraktığı yere
Tanrının yazdığına
Seveni yoktu
Rahattı da kafası sevdiği de
Düşündüğü gecelerce
Yarınıydı
Yarımı değil
Elinde olana ağlıyordu hiç yoktan
Olması gerekene
Olması gerekirken yoksun bırakıldığına
Oysa çökeli bir aşk illeti üzerine
Hiç nedensiz yanıyor gibi
Harıl harıl alevler içinde
Sebepler aradı
Sevenler buldu içinde, geri bıraktı
Yaşatmak kuramsal bir yanlıştı
“Öldürme!" emrine saygısızlık tanrının
Geceyi erken getirdi,
Gündüzü huzursuz uğurlayarak
Ve -ler-e ulaştı çoğul gözyaşları hücum ederken üzerine
Altı üstü bir kadındı, şapkasının altında saçları yasemin kokulu
Altı üstü gözleri renk cümbüşü bir ömürdü
Altı üstü...
Altı ile üstü yıkıldı başına
Ne ki? hiiç
Heyhat ve çok indifa, çok acı, çok sebepsizlik
Böyle için için
Böyle imrenecek cinsten eski acılarına
Ve belki bin katına
Aziz yağmurların aşağılık şemsiyelerini toplatmak lazım dedi hadsizliğinden
Üzerine çöken her şeyi yaparım lakaytığı
Konuşmak dışında sevdiğiyle
Bakarken kenetlediği elleri, yaşarken kopuşa da erişse kendisi hep amenna
Lakin nasıl olurdu
Lakin olması mümkün olmayacak kadar gerçek ve güzel
Lakin olsa tanrının, "zorluklar dünyası” addedişini yıkacak cinsten
Yani olmayacaktı
Yani olamazdı varsa tanrı
Yok diyecek kadar büyümemişti göğü
İçi umum yangınlarını karşılayacak cinsten sevgili ülkemizin
Medcezirli
"Küs uyudum ben bugün kendime,” notlar sıkıştırdı böyleli
"Küs uyudum ben bugün ömrüme"
Küs de uyuyamazdı bugün ona
Hiç uyuyamazdı bugün, bir ihtimal ışığına erişse onunla ilgili bir şey
Eski dertler durağı kaynar içinde
Olmamış olması insanın, kalbinde bir sevgili
Salt tanrının ultra sevdiği üst kademe kullarına biçilmiştir herhalde
Herhalde.
Severken öldürüyor Tanrı da onları
Yazık.