Şiir’in bahçesinde bugünkü konuğumuz şiir’in yeni yüzlerinden Hatike Şengül. Şiirleri dergilerde ve çevrimiçi edebiyat sitelerinde yayımlanan Hatike Şengül ile şiiri ve edebiyata olan ilgisini konuştuk.

 




Sevgili Hatike, bahçemize hoş geldin. Şiirle başlayan edebiyat yolculuğunu senden dinleyebilir miyiz.

 

Hoş buldum sevgili Erman. Öncelikle bu güzel davetin için çok teşekkür ederim. Kafka kendisini şöyle tanımlıyor: "Benim edebi ilgi alanlarım yok, ben edebiyattan ibaretim, başka hiçbir şey değilim, olamam." Hatike Şengül 'de Edebiyattan ibaret başka hiçbir şey değil olamaz.


Şiir yolculuğuma gelirsek durduk yere kimse bavul hazırlamaz öyle değil mi? Bavulumun içine bir mesele koydum, öfke koydum, itiraz koydum. Yol uzun yolun başındayım.

 

 



 

Edebiyatımızda en çok üzerinde durulan konulardan biri de özgünlük. Okuduğun yazar ve şairler, senin kalemin üzerinde nasıl bir etki bırakıyor. Bu durum yazar veya şairin kendini bulmasına nasıl yansıyor sence?


Ben tamamen özgün olmak imkânsızdır diye düşünüyorum. Bugüne kadar yazılmamış hiçbir şey kalmadığına inanıyorum. Tabi ki okuduğum şiirlerden etkileniyorum. Bazen bakıyorum yazdığım şiirler okuduğum şiirlere benzemiş. Bu yüzden sürekli aynı şairleri okumamaya özen gösteriyorum. Kendi dilimi kurmak bana daha heyecan verici geliyor. Daha çok dünyaya kulak misafiri olmaya çalışıyorum ve kendi içime dört gözle bakmayı deniyorum.

 

 


 

Şiirlerine bakıldığında yaşamla sert bir yüzleşmeye giriyorsun. Bunun üzerine bize neler söylersin?


Hayat bana hiç yumuşak yüzünü göstermedi. Ben de ona karşı yumuşak yüzlü değilim. Dişe diş, göze göz, kana kan diyelim.

 

 



Şiirlerinde öne çıkan temalardan biri de aşk. Özellikle aşkın insandaki değişimini ve yer yer kendinden vazgeçişini hissettiriyorsun. Şiirlerine işlediğin aşkı bize nasıl anlatırsın?


Aşk karnınızda kelebekler uçması gibi bir his yaratan, onu gördüğünüzde vücudunuzdaki serotonin hormonunun yükselmesiyle sebepsiz mutlu olma durumunu meydana getiren ve adrenalin hormonuyla birlikte heyecanınızın tavan yaptığı saçma, karışık duyguların sona erdiği bir aşk benim işlediğim. Bitmiş bir aşktan geriye kalan pişmanlıklar, özlemler, yaşanmamışlıklar, yaşanmışlıklar, öfkeler, nefretler gibi gibi...

 

 


 

Her şiir, şairin başka bir duygusunun yüzüdür. Bu çeşitlilik şaire neler kazandırıyor veya kaybettiriyor?


Bu çeşitlilik dünyayı farklı algılayan kişilere hitap edebilmek açısından kazandırabilir şaire. Kaybedecek bir şeyi olacağını düşünmüyorum.

 

 

 

 

 

“şairlik kazı kazandan çıkmadı şevket

 Gözlerin geliyor yatağıma her gece”


Şiirlerinde hem sokağın dilini yakalıyorsun hem de yazılan her şiirin mayalandığı duyguları ortaya koyuyorsun. Sokağın dilini kaleminle harmanlamak bir şair için çok önemli. Sen bu konuda neler düşünüyorsun?


Sokak dilini kullanmayı seviyorum okurla sıcak bir iletişim kurup doğrudan konuya girebiliyorum :)

 

 


 

Dogmatizme karşı bir mücadelede var şiirlerinde. Toplumun içerisinde kalıplamış birçok kavramı ve değeri sorguluyorsun. Bu mücadele sende neyin dile getirilişi?


Evet, birçok kavramı sorguluyorum. Fakat en çok sorguladığım ve karşı çıktığım cinsiyet eşitsizliği. Ülkemizde, kadına biçilen roller benim canımı sıkıyor. Ben görmezden gelemiyorum ve susturulan her kadının sesi olmaya çalışıyorum. Onların dile getirmeye çekindikleri şeyleri yazıyorum ve yazmaya devam edeceğim.

 



 

Şiirlerini çoğu zaman cesaretle ortaya koyduğunu ifade ediyorsun. Bu cesareti bizim için biraz ayrıntılı bir şekilde dile getiririmsin.


Cesur/um demek pek doğru olmaz aslında. Cesur/uz demeliyim çünkü benim şiirim içimde çığlık atan kadınların sesi. Ben değil aslında şiirleri yazan içimdeki başka kadınlar. Onların konuşamadığı her şey benim şiirlerimde yer alıyor. Cırcır böceklerinin sadece erkek olanları kanatlarını birbirine sürtüp ses çıkarır. Bu insalar için geçerli değil.

 

 

 

 

 

Sevgili Hatike, bütün misafirlerimizden umudumuzu filizlendirecek bir dize paylaşmasını istedik. Senden de bizimle umudumuzu yeşertecek bir dize paylaşmanı istesek hangi dizeyi paylaşırsın?

 

Delikanlım!

Senin kafanın içi

yıldızlı karanlıklar

kadar

güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.

 

Nazım Hikmet