Şiir bir dildir sözcüklerin ötesinde saklanan, duyguların aracılık ettiği. Gizli anlamları aktarırken hayali bir yolculuğa çıkarır insanı. Özellikle uzunca bir şiiri okuduktan sonra geri dönmüş gibi hissederiz o seyahatten.


Şiir bir bilmecedir, üzerine düşünmek bir yere kadar işe yarar, içine işlercesine hissetmek gerekir çözmek için. Bazen bir şiir sayesinde kazarız yüreğimizdeki toprağı, sakladığımızı sandığımız duygular beliriverir.


Duygular kelimelere dönüşürse şiir olur. Şair aracıdır sadece. Şiir bastırır insanı tıpkı bir sağanak gibi. Yazmazsan akar gider. Şairin işi o yağmuru saklamak, biriktirmektir. Üzerine ebru sanatında olduğu gibi kendinden izler bırakır, boyar, nakış gibi işler ve şiir ortaya çıkar. Kolayca ve hızla olur bunlar. Bir hisler fırtınasının içinden ustalıkla geçmesi gerekir şairin. Doğa olayı gibi görürüm her seferinde. Şiir oluverir. Benim bir damla katkım olduysa ne mutlu derim yazdıktan sonra.


Şiir bir hikayedir. Hikayeyi anlatmanın kestirme yollarından biridir. O yol ki sizi sarsar, uyandırır coşturur. Şiirin soyut şiddeti harekete geçirir benliği. Şiir duyguların devrimidir. Belki de devrilişidir, isyandır, arayıştır. Şair nasıl baş etsin bunlarla? Ancak yazarak isyan ateşini kontrol edebilir.


Şiir sevmeyenler yeterince sabretmemiştir. Tahmin ediyorum, biraz dikkat ve özenle okusalar, şiirin okları hedefini yani kalplerini bulacaktır. Yoksa her insan bir şeyler hisseder duygularla, az çok işi olur ve her insan bir gün şiir sever. Anlamak için sözlük gerekmez. Çünkü kalp sözlük görevi görecektir.