Sımsıcak kentler akıyor boynumdan

Perdeleri eksilmiş evdir yalnızlığım.

Keskin ağıdı var o ürkek kuşun

Her sabah sesini duyduğum.


Sımsıcak kentler akıyor boynumdan

Karnesi ekmek olan kıtada

Marazi bir zencinin kırık sarnıcı

Hüzün belleğindedir şiirin.


Sımsıcak kentler akıyor boynumdan

Saçları cinayetle kırpılmış çocuk

1903 bir güz sabahı Kuyucak’ta

İhtilali cıva gibidir geçmişine hâlâ.


Sımsıcak kentler akıyor boynumdan

Yorgunluğun karartma saatlerinde

Bir köylünün vahşi derebeyliği

Eziyor özgürlüğünü, evini sevdikçe.