uyandım, diğerlerine göre yine pek geç bir saatte. hayatta beni bir şey beklemiyor. daha dün'e kadar vardi, en az beş dakika sayardım minnettar olduklarımı. bugün yok. ne varsa böyle oluyor. bir yağmur bulutu gibi, üstüme bir anda geliyor, gidiyor. o kadar kuru ve renksiz kalıyorum ki bittiğinde herkes uyduruyorum sanıyor olan bitenleri.

seni uydurmadım. öyle bir hayal gücüm yok. sen de biraz 'kıt' bulurdun beni bu açıdan.

dün sana yalvardım mı? bundan 22 saat önce 'gitme' diye ısrar ettim mi? ettiysem, yazık. kesin etmişimdir. gurur'u hep saçma bir şey olarak görmüşümdür. bunun için de 'büyü artık, karakterin olsun' demiştin. ben de 'emrin olur' demiştim sana. gülmüştüm.


biraz yürüyeyim.. etrafı havalandırayım çıkarken. sen geldiğinde sineklik takmıştık cama. kedi'nin kaçmasından çok korkuyordun çünkü. 7 yıldır benimleydi, o hiç yeltenmemişti. kendini mi düşünmüştün onu ortaya atarken. böyle kaç soru birikecek, bir bilene sormalıyım. karşı bakkalın oğlu memet'in sevgilisi de böyle çekip gitmişti. o bilir mi? belki benim kadar romantik değildir ama çok yanıyordur canı. yürürken gidip ona sarılsam ne olur? soru sorar mı bana.

anlamaz, daha senin gidişini kedi bile anlamadı. pek bir yakın bugün bana belki de benim gibi giderken seni izlemiştir, arkamda durup. onu sineklik takarak biraz rencide ettin, belki de sevinmiştir. bence yakıştırmıyordu seni bana.


memet mi

mehmet mi? kendisine memet diyor, mehmet değil. ama sen kızsan da bozkır'dan gelenler adını bilmeye bile aciz oluyorlar. kafaları basıyor ticarete, yine de isimlerini söyleyemiyorlar. taş çatlasın 28 yaşında memet / mehmet. kız uğruyordu ara sıra sen bana taşındığında. yüzü daha genç duruyordu o zaman memet'in şimdi en az 38 yaşında memet.


'nasılsın memet?'

'sanki 38 yaşındayım.'

böyle konuşsak ya birbirimizle. bir acının ortasında otursak birlikte. gelse iki kadeh rakı koysak. ben ağrıdan hikaye yazmayı severim, onu bir ürün'e dönüştürürüm. ona da göstersem, biraz rahatlasa. babası kızar mı bilmiyorum, 'o sanatçı kılıklı gondiklere mi özendin lan sen' der kızar belki ona. başkaldırmayı öğretebilir miyim ona? 'bu acı geçecek mi bilmiyorum memet ama baban ölecek bunu biliyorum' desem. aydınlansa.


hiç aydınlanmış mıdır memet hayatında? bu aylardır bitmeyen sancısı belki onu biraz aydınlatmıştır. babasıyla bir kavga etse düzelir. ama etmez. hiç sesini yükselttiğini duymadım. bazen kahvemi elime alıp onu izliyordum camdan, sorsalar tam böyle bir manzara isterdim. bu evden çıkarsam emlakçıya ' bana aile bakkalı karşısı' bir ev bulmasını isterim yine.

İstanbul'un ortası ve kültür karmaşasının karşısı.


memet'in yanından yürüyüp geçtim, konuşsam rahatlardım belki.