Milli edebiyatımızın önde gelen isimlerinden Halide Edip, Milli Mücadele yıllarında öncülük ettiği mitinglerle fikirlerini geniş kitlelere yaymaya çalışmış bir aydındır. Bu fikirlerini mitinglerinin yanı sıra eserlerinde de ustaca işlemiştir. Sinekli Bakkal da hiç şüphesiz bu eserlerden biri. Gelin bakalım neler anlatılıyor Sinekli Bakkal'da...


Emine ile başlayıp Rabia ile netice bulan bir roman aslında Sinekli Bakkal. Emine, annesini kaybetmiş ve imam babasıyla Sinekli Bakkal Mahallesi'nde yaşayan bir geç kızdır. Babası; muhabbeti ekseriyetle cehennem, zebaniler, günah, haram olan bir imamdır. Hâl böyle olunca evde baskın bir kuralcı hava mevcuttur. Bu katı kurallar içerisinde öğütlerle, korkularla büyüyen Emine, mahallede orta oyununda zenne rollerinde ekmeğini kazanan Tevfik'e gönül verir. Bu durum elbette imam için bir hezimettir. Bu izdivaca karşı çıkar. Babasını dinlemeyen Emine, Tevfik'e kaçar; nikah kıyarlar. İmam ise elbette beklenen bir netice olarak Emine'yi evlatlıktan reddeder.


Yeni hayatı sıkıntılıdır Emine'nin. Evlendikten sonra zenneliğe devam etmesini istemez Tevfik'in. Emine için bu şartı kabul eden Tevfik, dayısından kalan bakkalı işletmeye başlar Emine ile birlikte. Fakat bu durum, bu yaşa kadar sanat ile uğraşan Tevfik'e zor gelir; Emine'den gizli tekrar zenne rollerine girer.

Bir gün Emine, Tevfik'i bir orta oyununda kendini taklit ederken görür. Tevfik'ten boşanır. Buna dayanamayarak babasının yanına döner, imam onu kabul eder. Bu sırada Tevfik'in zenneliği tüm mahallenin diline düşer ve mahalleden uzaklaştırılarak Gelibolu'ya sürgün edilir. Fakat hesap edilmedik bir şey vardır: Emine hamiledir...


Emine, Rabia adında bir kız çocuğu doğurur. İmam onu dinine uygun bir genç kız olarak büyütme hedefiyle hafız olarak yetiştirir. Fakat bu yetiştirme sürecinde birçok kez bağnazca baskılarla küçük kızı üzer.


Rabia çok başarılı bir hafız olmuştur. Öyle ki mahallede mevlitlere, cenazelere çağrılmaya başlar. Yine gittiği evlerden birinde Zaptiye Nazırı Selim Paşa, Rabia'nın okuyuşundan etkilenerek onu konağa alır ve ona birtakım eğitimler verilmesini sağlar. Kendi oğluna da İtalyan musiki dersleri veren Peregrini ile alaturka musiki dersleri veren Vehbi Dede'nin Rabia'ya da ders vermelerini sağlar. Rabia için konakta günler böyle devam ederken Tevfik ne alemdedir?


Dönemin baskıcı rejimini yıkmak isteyen Genç Türkler için, Selim Paşa'nın oğlu Hilmi ile birlikte casusluk yapmaya başlar. Fakat yakalanır. Yakalanınca da Hilmi ile birlikte bu defa Şam'a sürülür.


Birlikte geçirdiği zaman içinde Peregrini, Rabia'ya aşık olmaya başlar. Hislerini binbir zorluktan sonra ona açtığında, izdivaçlarının tek şartının Müslüman olması olduğunu söyler Rabia. Peregrini bu şartı kabul eder ve Rabia'nın verdiği Osman ismi artık onun yeni ismidir. Nikah kıyıldıktan bir süre sonra Rabia bir erkek çocuğa gebedir. İmam dedesinin ve Emine'nin de vefatıyla büyüdüğü ev boş kalmıştır. Rabia, çocuğunu kendi büyüdüğü evde yetiştirmek ister, bu yüzden Peregrini'ye o evde yaşamayı teklif eder. Bu evde geçirdikleri süre boyunca Rabia meşakkatli bir gebelik geçirir. O dönem pek de yaygın olmayan sezaryen, bu rahatsızlıktan kurtulma ümididir. Rabia, zorlu bir gebelik döneminden sonra oğlunu sağlıkla kucağına alır.


Meşrutiyet'in ilan edilmesiyle birlikte sürgünler ülkelerine dönerler. Bu dönen sürgünlerin içinde Tevfik de vardır. Sinekli Bakkal sakinleri onu büyük bir coşkuyla karşılarlar. Kızı Rabia'yı göremeyince aldığı cevap, torunuyla birlikte evinde onu beklediğidir. Şimdi kızı ve torunuyla, her şeyin başladığı Sinekli Bakkal'da hayata kaldığı yerden devam edecektir...


Romanın yazıldığı dönemin Batılılaşma ortamına bakıldığında, bu harekete özünü kaybetme endişesiyle karşı çıkan geniş bir kesim vardır. Batı'nın gelişmelerine ayak uydurmaya çalışırken kendi kültüründen kopmayı istemeyen halka aslında bir emsal niteliğindedir bu roman. Rabia'nın Müslüman olmayan (aslında hiçbir dine mensup olmayan) Peregrini ile kurduğu ilişkiye baktığımızda, Rabia'nın ondan farklı bir kültürün müziğini öğrendiğini, hatta Tılsımlı Kuyu adlı eseri birlikte bestelediklerini görürüz. Bu durumda Rabia ve Peregrini ilişkisi üzerinden Şark kültüründen kopmadan da Batı'nın faydalı özelliklerinden yararlanılabileceğini görebiliriz Halide Edip'in kalemi ile.