yankıların sızladığı arnavut kaldırımlarda
büyürken mesafeli sokakların
buğulu ışığında yarı karanlığıyla
gün doğumunun peşi sıra
arnavut taşlara sızan sevginin
dışarıya atılmış filizlenirken tohumları
kahve kürsüsünün altından
gülümseyen fesleğen...
hırpalandıkça gülümseyen!
sızlayan yankılar sırasında
kepenk seslerinin coşkusuyla
sıcak ekmek kokusunun
sarıp sarmaladığı mahallede
esnafın güne başlayan sohbetlerinde
alelacele siyasi başlıklı gazete üzerinde
has serpme kahvaltısını yapan genç!
dar boğazlı sokağın karşılıklı camlarına
ipe asılıyken dünyanın kiri...
ansızın arnavut taşları sızlatan
hoyrat tekerleğin ardından giderken
mahalleye armağan ettiği demet sağıroğlu'ndan
"ah bir dili olsa da bir konuşsa
anlatırdı masumca seni bana..."
ansızın sonrasında sevinç naralarının koptuğu
şıngır mıngır mahalleye giriş yapan
peşine çocukların takıldığı dönme dolap!
hızını kesmeden pedalı çeviren amca
eşliğiyle "şu dünyanın düzenine bak!"
dökülmüş göbeğinin yarısını kapatan çizgili tişörtüne
on yüz bir milyon baloncuklu gazozu...
hazırlanmakta şimdiden terliğin sızısına!
şüheda
2021-05-08T16:30:08+03:00@natuur o bana da öyle geldi ancak onu ordan çıkarsaydım daha kötü olurdu gibime geldi. çok teşekkür ederim yorumunuz için. :)