Duruyorsun orada

bütün kavimlerden daha önce. 

Belki yazmak yokken, 

henüz sevişmek icat edilmeden.

Burada değilsin

Gel diyemiyorum sana

Sisli bir manzaraya çekiliyorum. 

Deniz derin, gök kilit.


Gittikçe seviniyorum sana

Yıldızların geceleri doluyor yatağıma

Parçalayan boşluk ve var.

Hangi renk olsan sevebilirim

Sen şeffaf bir yalnızlık bırakıyorsun omuzlarıma

Işık, ışık ve ışık...

Karanlıkların içinden çıkıyor, 

dünyanın en güzel yalnızlığı oluyorsun

Pencerelerden mi, kapılardan mı giriyorsun

Anlamıyorum. 

Cümleleri en bozuk haliyle kuruyorum

Yanlış kurduğum saatler gibi.

Bazen erken varıyorum 

Bazen çok geç kalıyorum

Renklerinden bahsetmek istiyorum

Yüzüme vurduğun karanlık şiirden

Evsizliğinden cümlelerinin

Henüz dokunmadım sana

Acımıyoruz ve umutlanamıyoruz.

Hiç bir çiçek yaşamıyor birbiri için.

Yaz kurak geçsin, 

beraber ölüyoruz.


Aramızda kalsın

Kokuna bir isim bulacağım

Rengine daha çok katılacağım

Sisler dağıldığında. 

Karanlığı süpürülecek tarihinin 

Katılacağım sana.