Sarı gülüm, bahar yelim...

Bu satırları sana biraz kırgınlık ve üzüntüyle yazıyorum. Son mektubundan sonra kuşlar bana yaşamak istemediğinin haberini uçurdular. Biliyorum içindeki özlem kaburga kemiklerini kıracak kadar dayanılmaz hale geldi. Ama böyle bencilce bir şeyi nasıl söylersin? Senin için günde kaç kez attığını bilmediğim kalbime de mi acımıyorsun? Sen gitsen beni burada darda koyacağını bilmiyor musun? Yemin ederim ki duyduğumdan beri kalbim bir puzzle gibi, bölünerek daha da içimi yakıyor. Senin nefes almadığın bir dünyayı hayal etmek bile beni eziyor çiçeğim. Senin sesinin havaya karışmadığı anları düşünmek azaptan başka bir şey değil.

 

Her şeyi sen kendi kafanda halledemezsin. Biliyorum, seni anlamaya çalışıyorum. Ama senden zaten uzaktayken bana yaşayamamaktan bahsetme. Senden bir şikayetim yok, mesafeler aramıza sadece matematiksel olarak girebilir. Özlediğin şeyleri biliyorum. Acıyan ve kanayan yerlerini, seni dağıtıp da toplamayan yerlerini… Sarmaya gücüm yetseydi inan yapardım. Yapabileceğim şeyler belli. Eski bir çikolata kutusunun içinde sakladığım kağıtlarımı alıp yeşil kaplı kalemimle sana sevgi dolu sözler yazabilirim. Şair değilim, iyi bir betimleme ustası değilim. Yalnızca seni seviyorum. Senden bahsettiğim zaman yazdıklarım bir şiir benim gözümde. Sen benim bütün dillerde söylemek istediğimsin. Seni herkese anlatmak ama bir yandan da gizli gizli yaşamak istiyorum. Herkes seni bilsin, ama kimseler görmesin seni. Seni görmesin, sesini duymasınlar. Uçuk düşüncelere kapılıyorum biliyorum. Hastalıklı gibi gelebilir sana ama gel sen yaşa bir de seni. Seni benim nazarımdan gör. Sesini benim kulaklarımla duy. Ellerini benim ellerimle tut. O zaman anlayacaksın. Seni sevmenin tanımlanmadaki zorluğunu anlayacaksın. Yanlış anlama hiçbir şikayetim yok senden. Seni sevmek diyordu şair, ömrümün en güzel aşk hasadı. Fani dünyada sevgi diye bir his varsa ki vardır. Benim gözümde tanımı sensin. 

 

Satırlarımı noktalarken senden ricam olacak canım. İstirham ediyorum benden yüreğini kesme. Gel bir oturup konuşalım, gölete gidelim. Konuşmayalım istersen. Sadece oturalım. Bana gitmekten mevzu bahis bile etme. 

 

Seni seven yârin.