Günaydın,

Yine siyasi bir rüya ile uyandım. 

Ben kaçmaya çalıştıkça her yerde beni buluyorlar. Bir 10 dk düşünmek istemiyorum be canısı hadi gidin artık. 


Gündüz izliyorum herkes drakula. 

Gece bir rüyama giriyorlar her yer süt liman. 

Erkancım ile berberdeyiz, Kemal beycim ile teniste, Sinan beycim ile yelkenli de. After party de kim var dersin? Recep beycim elektro müzikte herkesten iyi ritim tutuyor. Ama orada da ortak payda bulamıyoruz çünkü ben elektro müzik sevmem. Olsundu, keşke böyle de görsek. Mutlu, insan, normal...


Evet ya yok mu hobileri siyasilerin? Ya da kusurları? Kahkahaları? Kanki ortamları? 

Bir gün de Recep burnunu karıştırırken yakalansa, 

Erkancım, Fidel Castro taklidi yaparken ya da duvara saklanıp arkadaşını korkuturken video çekse, 

Bay Kemal balgam atma yarışı yapsa herkesten uzağa gitse,  

Muharrem ile güneşi selamlasak yoga yapsak... 

Sinan da şöyle patlata patlata sakız çiğnese, 

Meralcim de, kimin kocasıığğğ buğğğ bu benim koğğğcam diye reels lere katılsa, kek pişirip paylaşsa. 


Ay valla rahatladım şuan. 

Yine de ne zaman onları normal düşünme eğilimine girsem sürekli aklıma altın varaklı tuvalet geliyor. Aralarından bir kişi oturur otursa otursa. Acaba yeni çıkan foş foş kendinden taharetli olan klozet mi kullanıyor? diye düşünmekten kendimi alamıyorum. 




Geçen gün yoga yaparken hocam dedi ki

"evett bugünkü niyetimize odaklanalım, dileklerimizi tutalım"


-Peki siyasi dilek sayılır mı hocam?


Evet evet. Medite olurken bile birlikteyiz biz. 

O gece rüyama yine girdi, aracı koymadan. Tüm çıplaklığı ve sarkık suratı ile dedi ki;


-çok yoruldum. 



-eee amca ben sana demedim mi? Elbet yorulursun. Bu kadar öfke, tükürük, baskı,entrika. Ya ne olacağğğdı? Gel sana bir ev yaptıralım Rize'de. Ne kaldı şurada 3-5 yıl. İç çayını mis gibi azcık dinlen. Sigara da içmiyorsun çatladın stresten. 


Üzüldüm adama. Fani olarak çok normal göründü bir an. 


Trene bindim. Tutunacak askıda resmi var. 

Kendimi verandaya kapatıyorum sessizlik.

İnceden inceden uzaklardan bir dombra sesi... 

Haberler bakılmayacak vaziyette. 

Herkes aizehmer olmuş. Kimse eski söylediklerini hatırlamıyor. Dün öyle bugün böyle. Oh ya.. 


Savaş çıkacakmış gibi paylaşamıyorlar. Bir birlerini yese doyamıyorlar. Yahu bir sürü ülke var yanıbaşınızda. Kendiniz de düzgün vedayı beceremeyen yoksa elalemden feyz alalım. 

Benim ufak kız vedalar dayanamazdı 5 yaşına kadar her ayrılışta krize girerdi. Ağla ağla içi çıkardı. Evden her giden misafire bile. 


Bebeğim, bırak gitsinler. Ev halkı bakidir.



Böyle giderse ankisiyetem başlayacak. Ben ki, zerre kafasına takmayan, dramaları sit com gibi yaşarım. Ama şimdi rüyama Zekeriya girdiğinde, bunun hiç bir türlü sit com luk bir durumu yok. Neyse ki rüyalarımı yönetebiliyorum da onu Türk Bayrağı dolu bir odaya kapattım. Her eklenen bayrak da bir çığlık. Bir böğürme. 


Yani sizin günleriniz nasıl geçiyor? 

Rahat uykuya hasret misiniz ben gibi? 


Bir taraftan herkes parasını saklıyor. 

Borçlular para vermiyor. 

Herkes seçimi bekliyor. 

Banka bile para yok diyor. 

Dövizi kurun üzerinden satıyor. 

Devlet toplu vergi satıyor. 

Tencerenin dibi tutmuş. 

Güzelce sıyırmak lazım tabi. 


İşçi desen zam haberi bekliyor... 

Çözüm bu değil göremiyor... 

Bu gidişle işinden olacak... 

Herkes küçülmeye gidiyor... 



Ama aklıma yine şu söz geldi:


" Korkmak için fazla kalabalığız. "


Kırmızı ışık. 

Yayalar geçiyor. 

Dat daaat korna sesi. 

Polis. 

Çekil diyor, bize! 

Acil bir durum yok. 

Geçecek beyfendi. 

Üstün ya. 

Bizi niye beklesin? 

Kimse de çekilmedi. 

10 sn bekle işte. Öldün mü? 


Yettiniz ya. 


Neyse hemen makyajımı tazeleyerek kocaman bir gülümseme ile veda ediyorum. 

Hoşçakalın!